KISIM C.6
BÜYÜK ŞİRKETLERİN PİYASAYA HAKİMİYETİ DEĞİŞEBİLİR Mİ?
 
Çevirenin Notu: Çevirenin metine yaptığı eklemeler,
açıklamalar vb, [...] ile gösterilmiştir.

Sermaye yoğunlaşması, verili bir piyasada, hakimiyetin ne olursa olsun daima aynı firmalarla süreceği anlamına gelmez tabii ki. Ancak, piyasaya hakim olan şirketlerin zaman içinde değişebileceği gerçeği pek de fazla sevinç kaynağı değildir (kapitalizmin destekçileri neyi iddia ederlerse etsinler). Bunun sebebi ise, piyasa hakimiyeti şirketler arasında değişirken, bunun tek anlamının eski Büyük Şirketlerin yerini yeni Büyük Şirketlerin alması olmasıdır:

"Bir sanayide oligapol ortaya çıktığında, sağlanan rekabetçi avantajın ilelebet süreceği varsayılmamalıdır. . . herhangi verili bir ürün piyasasında oligapol bir kez tesis edildiğinde, oligapol, üstesinden ancak çok daha karmaşık ve uzmanlaşmış işbölümlerini plan ve koordine edebilen, çok daha güçlü iş örgütlenmesi biçimlerinin geliştirilmesiyle gelinebilecek giriş engelleri yaratır." (William Lazonick, Business Organisation and the Myth of the Market Economy, s. 173)
Şirketin değişmesi, sermaye yoğunlaşmasının veya Büyük Şirketlerin ekonomi üzerindeki etkisini hemen hemen hiç değiştirmeyeceği için, ortada hemen hemen hiçbir gelişme deyoktur. Yüzler değişebilirken, sistem aynı kalmaktadır.

Yüksek bir tekel derecesine (yani, girişe engel teşkil eden yüksek sermaye yoğunlaşması ve sermaye maliyetine) sahip gelişmiş bir piyasada, yeni şirketler genellikle ancak şu dört koşul altında [piyasaya] girebilirler:

1) Başlangıç maliyetlerini ve olası ilk kayıpları karşılamaya yetecek sermayeye sahiptirler. Bu iki ana kaynaktan sağlanabilir; şirketlerinin diğer parçalarından (örn. Virgin'in kola işine girmesi) veya diğer bölge/ülkelerden büyük firmaların piyasaya girmesiyle. İlki Büyük Şirketlerle ilgili olan çeşitlendirme [diversification] sürecinin bir parçasıdır, ikincisi ise ulusal oligapoller üzerindeki baskılardan kaynaklanan piyasaların küreselleşmesidir (Bakınız Kısım C.4) Her ikisi de, verili bir piyasada, oligapolcü sektördeki firma sayısını çoğaltarak, belli bir süre için rekabeti artırır. Ancak zaman içinde, piyasa kuvvetleri birleşmelere ve büyümeye neden olacak, tekel derecesini yeniden yükseltecektir.

2) Dış rekabetten kendilerini koruması için devlet desteği alırlar (örn. Güney Doğu Asya'nın "Kaplan" ekonomileri veya 19. yüzyıl ABD ekonomisi) --"Tarihsel olarak, ulusal ekonomilerin geliştirilmesine yönelik politik stratejiler, hayati nitelikte bir koruma, ve giriş engellerinin üstesinden gelecek bir destek sağlamıştır." (William Lazonick, Op. Cit., s. 87)

3) Talebin arzı aşması, diğer büyük şirketleri piyasaya girmeye teşvik eder, veya halihazırda mevcut olan küçük firmaların fazladan karlar edinmelerini sağlar, onların genişlemesini mümkün kılar. En aşırı oligapolcü piyasalarda bile talep hala kısıtlayıcı bir rol oynar (ancak, bu süreç, giriş/hareket engellerini ve oligapolcü eğilimleri uzun vadede hemen hemen hiç azaltmaz).

4) Hakim şirketler fiyatları çok fazla yükseltir, veya kibirlenerek hatalar yaparlar, böylece de diğer firmaların piyasadaki konumlarını zayıflatmasına olanak tanırlar (ve zaman zaman, daha küçük şirketlerin genişlemesine ve aynı şeyi yapmasına olanak tanırlar). Örneğin, 1970'lerde birçok ABD oligapolü bu sebepten ötürü Japon oligapollerinin baskısı altında kalmştı. Ancak, Kısım C.4.2'de belirtildiği üzere, gerilemekte olan bu oligapoller, piyasa kontrollerini on yıllarca sürdürebilirler, ve ortaya çıkan piyasa hala oligapollerin hakimiyeti altında olacaktır (çünkü büyük firmaların yerini genellikle aynı veya daha büyük hacimdeki [firmalar] almaktadır).

Genellikle bu süreçlerin bir kısmı veya hepsi birden aynı anda işlerler.

ABD çelik sanayisini örnek olarak ele alalım. 1980'ler, daha az sermaye maliyetleri olan "mini-imalathaneler"in yükselişine sahne oldu. Mini-imalathaneler, bu yeni sanayi kesimi, ABD çelik sanayisinin Japon rekabeti karşısında gerilemesinin ardından ortaya çıktı. ABD çelik şirketlerin büyüklüğüne denk düşen Nippon Steel'in oluşturulması, Japon çelik sanayisinin yükselişinde anahtar etmendi --[bu şirket] 30 yıl içinde çelik üretimini % 2,216 artıracak şekilde (1950'de 5.3 milyon ton, 1980'de 122.7 milyon tona) yoğun bir şekilde modern teknolojiye yatırım yapmıştı. 1980'lerin ortalarına gelindiğinde, birçok çelik-kökenli şirket yeni piyasalara açılırken, mini-imalathanelerin ve ithalatın her biri ABD piyasasının çeyreklik kısımlarına sahip olmuştu.

Teknolojik rekabet yeteneğini artırmak için 9 milyar $ yatırım yapılması, emek üretkenliğini yükseltmek için işçilerin ücretlerinin kesilmesi, katı kirlilik denetimi yasalarından bağışıklık sağlanması ve (en önemlisi) ABD hükümetinin ithalatı toplam yurtiçi piyasanın dörtte biri ile sınırlandırması, ABD çelik sanayisinin yaşamasını sağladı. Yine doların değerindeki düşüş de, ithalatı pahalandırarak yardımcı oldu. Ayrıca, ABD çelik firmaları, Japon "rakipleri"yle giderek daha fazla bağlantı kurarak, sermayenin merkezileşmesinin (ve böylece de yoğunlaşmasının) artmasına neden oldular.

Böylece, yabancı sermaye[den] kaynaklanan rekabetin, kurulu sermayeyi dışarı sürerek, önceden hakim olunan piyasada ortaya bir boşluk çıkarmasının, yurtiçi üreticilerin korunması ve desteklenmesine yönelik devlet müdehaleleriyle biraraya gelmesiyle, bu yeni sanayi kesimi yerel piyasada ayağını basabileceği sağlam bir yer edinebildi. Çoğu oturmuş şirketin kapanması veya diğer piyasalara kaymasıyla, ve ithalat fiyatlarını yükselmeye zorlayan doların değerinde düşüş ve dış rekabeti azaltan devlet müdehaleleriyle, mini-imalathaneler ABD piyasasındaki paylarını artırmak için mükemmel bir konuma sahip oldular.

ABD çelik endüstrisinin bu dönemi, ABD ve Japon şirketleri arasındaki "işbirliği"nin artmasıyla damgalanmıştı; sonuçta, daha büyük şirketler [ortaya çıkmıştı]. Mini-imalathaneler söz konusu olduğunda, bunun anlamı --daha büyük şirketlerin daha küçüklerini rekabet yoluyla [piyasa] dışına itmesiyle-- sermaye oluşumu ve yoğunlaşması döngülerinin yeniden başlayacağıydı.

Böylece, işe karışan mevcut şirketler zaman içinde birçok değişikliğe maruz kalırken, bir bütün olarak ekonomi --kapitalizmin doğası gereği-- daima Büyük ŞŞirketlerin damgasını taşımaktadır. Kapitalizmin işleme tarzı böyledir --genelin zararına karların bir azınlığa [gitmesi].
 


Çeviri: Anarşist Bakış
Kaynak:
"C.6 Can market dominance by Big Business change?", Anarchist FAQs.
Anarşist Yazın Ana Sayfa --->
1