KISIM D.03
ZENGİNLİK KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINI [MEDYAYI] NASIL ETKİLER?
 
 
D.03.1 Büyüklük, Yoğunlaşmış Sahiplik, Sahibinin Zenginliği, ve Hakim Kitle İletişim Şirketlerinin Kar Odaklı Olması Medya İçeriğini Nasıl Etkiler?
D.03.2 Kitle İletişim Araçlarının Asli Gelir Kaynağı Olarak Reklamın Etkisi Nedir?
D.03.3 Medya Neden Hükümet, İş Alemi ve Hükümet ile İş Alemi Tarafından Finanse Edilen ve Onaylanan "Uzmanlar"ın Sağladığı Bilgiye Dayanmaktadır?
D.03.4 "İtiraz", Zengin ve Güçlü Olanlarca Medyayı Disipline Etmenin bir Aracı Olarak Nasıl Kullanılır?
D.03.5 İktidar Seçkinleri Neden "Komünizm Karşıtlığı"nı bir Ulusal Din ve Kontrol Mekanizması Olarak Kullanırlar?
D.03.6 Medyanın Seçkinlerce bir Propaganda Aracı Olarak Kullanıldığını Söylemek bir "Komplo Teorisi" Değil midir?
D.03.7 Medya Hakkındaki "Propaganda Tezi" birçok Medya Haberinin "Karşıt" Mizacıyla Çelişmez mi (örn. Hükümetin ve İş Aleminin Yolsuzluklarını İfşa Etmesi)?

Anarşistler, zengin ve güç sahibi olanların, kendi çıkarlarının propagandasını yapmak için medyayı nasıl kullandığına dair ayrıntılı ve sofistike analizler geliştirmişlerdir. Bu analizlerden belki de en iyisi, ana tezleri bu kısımda özetlenecek olan Noam Chomsky ve Edward Herman'ın yazdığı Manufacturing Consent içerisindeki "Propaganda Modeli"dir (medyanın bu modeline ilişkin daha fazla tartışma için Chomsky'nin Necessary Illusions'ına bakınız).

Chomsky ile Herman'ın medya "propaganda modeli", medya tarafından dağıtılan haberler ve diğer malzemeler için bir elek olma işlevi yerine getiren beş "filtre" kümesinden meydana gelir. Bu "filtreler", seçkinlerin görüş açısını ve çıkarlarını yansıtan, ve "devlete ve özel [kesim] faaliyetine hakim olan özel çıkarlara [yönelik] desteği" harekete geçiren bir medya yaratır (Manufacturing Consent, s. xi). Bu "filtreler" şunlardır: (1) büyüklük, yoğunlaşmış sahiplik, sahibinin zenginliği, ve hakim kitle iletişim firmalarının kar odaklı olması; (2) kitle iletişim araçlarının asli gelir kaynağı olarak reklamlar; (3) medyanın, hükümet, iş alemi ve --bu asli kaynaklarca ve gücün temsilcilerince finanse edilen ve onaylanan-- "uzmanlar" tarafından sağlanan bilgiye dayanması; (4) medyayı disipline etmenin aracı olarak "itiraz" [flak, şikayet, uçaksavar ateşi]; ve (5) ulusal bir din ve kontrol mekanizması olarak "komünizm karşıtlığı" [anticommunism].

"Haberlerin hammaddesi, ardında basılmaya uygun, temizlenmiş bir artık bırakarak bu filtrelerden sırasıyla geçmek zorundadır," diyor Chomsky ve Herman. Filtreler, "söylem ve yorumun öncüllerini, ve en başta da haber değeri olanın tanımının ne olduğunu sabitler; ve propaganda kampanyalarının temelini ve işleyişlerini açıklar." (Manufacturing Consent, s. 2). Aşağıda kısaca bu beş filtrenin mizacını ele alacağız (örnekler çoğunlukla ABD medyasındandır).

Bu bölümün Herman ve Chomsky'nin tezlerinin bir özeti olduğunu, ve ne Manufacturing Consent'deki ne de Necessary Illusions'daki kanıt ve argüman zenginliğini burada sunamayacağımızı bir kere daha belirtmek istiyoruz. Daha fazla bilgi ve medyanın "propaganda modeli"ni destekleyen kanıtlar için bu kitaplardan birisini öneriyoruz.
 

D.03.1 BÜYÜKLÜK, YOĞUNLAŞMIŞ SAHİPLİK, SAHİBİNİN ZENGİNLİĞİ, VE HAKİM KİTLE İLETİŞİM ŞİRKETLERİNİN KAR ODAKLI OLMASI MEDYA İÇERİĞİNİ NASIL ETKİLER?

Yüzyıl önce bile, önemli bir erişime sahip olan medya sayısı gerekli yatırımın çok büyük olması nedeniyle sınırlıydı, ve bu sınırlılık zaman içerisinde giderek daha etkin hale gelmiştir. Herhangi bir gelişmiş piyasada olduğu üzere, bunun anlamı medya endüstrisine girmenin önünde oldukça etkili doğal engeller olduğudur. Bu yoğunlaşma sürecinden ötürü, asli medyanın sahipliliği giderek daha az elde yoğunlaşmaştır. Ben Bagdikian'ın Media Monopoly kitabında vurguladığı üzere, 29 en büyük medya sistemi gazetelerin yarısından fazlasından, ve dergi, radyo-tv yayıncılığı, kitaplar ve filmlerdeki satış ve izlenmenin çoğundan sorumludur. Bunların "en üst katmanı" --10 ile 24 arasındaki sistemler--, hükümet ve kablolu hizmetlerle birlikte, "haber gündemini belirlemekte, medyanın daha aşağı katmanlarına ve böylece de genel kamuoyuna ulusal ve uluslararası haberleri temin etmektedir." (a.y., s. 5)

Yirmi dört üst katman şirket, çok zengin insanların sahip olduğu ve onlarca kontrol edilen, büyük, kar-amaçlı şirketlerdir. Bu şirketlerin çoğu finansal piyasalarla tamamen bütünleşmiştir; bunun sonucu ise, hisse sahiplerinin, müdürlerin ve bankacıların sonuç [kar-zarar durumu] üzerine odaklanmalarına  yönelik baskılarının çok güçlü olmasıdır. Medya hisseleri piyasanın en tercih edilenleri olduğu, ve deregülasyon karlılığı ve böylece de devirleri arttırdığı için, bu baskılar son yıllarda yoğunlaşmıştır.

Medya devleri keza diğer alanlara doğru yayılmışlardır. Örneğin her ikisi de belli başlı televizyon ağlarına sahip olan GE ve Westinghouse, tartışmaya açık olan silah üretimi ve nükleer güç alanlarına yoğun bir şekilde katılan, dev, çeşitli alanlarda faaliyet gösteren şirketlerdir. GE ve Westinghouse, nükleer güç ve askeri araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemesi, ve denizaşırı satış ve yatırımlarında uygun bir iklim yaratması için hükümetin sübvansiyonlarına dayanmaktadırlar. Hükümete benzeri bir bağımlılık diğer medyayı da etkiler.

Bunlar uluslararası yatırımları olan büyük şirketler oldukları için, ana medya sağ-kanat politik bir sapmaya sahip olma eğilimindedir. Ayrıca, iş alemi sınıfının üyeleri kitle iletişim araçlarının çoğunun sahibidir, büyük bir kısmı varolmaları açısından reklam gelirlerine dayanmaktadır (ki bu da özel kesim iş aleminden gelmektedir). İş alemi yine haber programları için olan "uzmanlar"ın büyük bir kısmını temin etmekte ve yoğun bir "itiraz" üretmektedir. Bunların "sol-eğilimli" olduğu iddiaları, aşağıda anlatılan "itiraz" örgütlenmelerinin imal ettiği dezenformasyonlardır.

Bu nedenle Herman ve Chomsky [şöyle diyorlar]:

"hakim medya biçimleri oldukça büyük işletmelerdir; çok zengin kişilerce veya sahipleri ile diğer piyasa-kar-odaklı güçlerin keskin kısıtlarına tabi olan yöneticilerce kontrol edilirler; ve diğer şirketler, bankalar ve hükümet ile çok yakından bağlıdırlar, ve önemli ortak çıkarları vardır. Bu, haber seçimini etkileyen birinci güçlü filtredir." (a.y., s. 14)
Söylemek gereksiz olsa da, haberciler ve editörler, çalışmalarının işverenlerinin çıkar ve gereksinimlerini nasıl yansıttığına dayanarak seçileceklerdir. Bu nedenle, aynı yetenek ve becerilere sahip, birisi radikal diğeri ise daha ana akım olan iki haberci endüstride oldukça farklı kariyerlere sahip olacaktır. Radikal bir haberci haberinin tonunu hafifletmedikçe, onun düzeltilmeksizin veya değiştirilmeksizin basıldığını görmesi pek olası değildir. Böylece medya şirketi içerisindeki yapı radikal bakış açısını cezalandırma eğilimden olacak, kariyerinde ilerlemek için statükonun kabul edilmesini cesaretlendirecektir. Bu ayıklama süreci, sahiplerin editör ve habercilere ne yapmaları gerektiği konusunda emir vermemesini sağlar --başarılı olmak için işverenlerinin değerlerini içselleştirmek zorunda kalacaklardır.
 

D.03.2 KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ ASLİ GELİR KAYNAĞI OLARAK REKLAMIN ETKİSİ NEDİR?

Medyanın temel işi, izleyicileri reklamcılara satmaktır. Bu nedenle reklamcılar bir tür de facto lisans verme otoritesi haline gelirler, çünkü onların destekleri olmaksızın medya ekonomik açıdan yaşayabilir olamayacaktır. Onlar reklamcıların ilgisini çeken varlıklı izleyicilerdir. Chomsky ve Herman'ın ifade ettiği üzere, "Daha büyük bir izleyici kitlesine yönelmenin kitle iletişim araçlarını 'demokratik' yaptığı fikri bu nedenle, [bunun] politik [bir] benzeri [olan] gelirle ağırlıklandırılan bir seçim sistemi gibi bir başlangıç zayıflığından muzdariptir." (a.y., s. 16).

Böylece, politik ayrımcılık satın alacak parası olan insanlara vurguyla reklam paylarında da yapılandırılır. Ayrıca, "çoğu şirket ideolojik düşmanlarıyla ve çıkarlarını zedelediğini düşündükleriyle iş yapmayı daima reddecekir." Bu aleni ayrım "gelirle ağırlıklandırılmış oy sistemi"nin kuvvetini daha da arttırır. Bundan dolayı, büyük şirket reklamcıları, olumsuz ekolojik etkiler, askeri-endüstriyel kompleksin işleyişi, veya şirketlerin Üçüncü Dünya diktatörlüklerine verdikleri destekler ve onlardan sağladıkları faydalar gibi şirketlerin faaliyetlerine ilişkin ciddi eleştiriler içeren programlara neredeyse hiçbir zaman sponsor olmazlar. Daha genelde, reklamcılar " 'satın alma ruh hali'ni kesintiye uğratacak ciddi karmaşıklıklar ve rahatsız edici tartışmalar içeren proglamlardan uzak dururlar." (a.y., s. 18)

Bunun aynı zamanda işçi sınıfının ve radikal olan gazeteleri ciddi bir dezavantajlı konuma sokma etkisi vardır. Reklam kazancına erişimi olmaksızın, en popüler gazeteler bile kapanacak veya yüksek fiyat koyduğu için satamayacaktır. Chomsky ve Herman Birleşik Krallık'daki emek-yanlısı ve sendika-yanlısı Daily Herald'ı buna örnek olarak göstermektedirler. Daily Herald, okuyucu açısından The Times, Financial Times ve Guardian'ın toplamını nerdeyse ikiye katlamıştı, ancak % 8.1'lik ulusal dağıtım ile net reklam gelirlerinin ancak % 3.5'unu alabiliyordu ve bu nedenle "serbest piyasa"da yaşamadı.

Herman ve Chomsky'nin belirttiği üzere, "önemli hiçbir medya desteği olmayan ve basının aktif düşmanlığına oldukça maruz kalan bir kitle hareketi, ciddi bir yetersizlikten muzdariptir ve ağır eşitsizliklerle mücadele eder." (a.y., s. 15-16) Daily Herald'ın kapanmasıyla, emek hareketi anaakım medyada sesini yitirmiş oldu.

Bu nedenle reklam, haber seçiminde (ve aslında, piyasada ayakta kalmakta) etkin bir filtredir.
 

D.03.3 MEDYA NEDEN HÜKÜMET, İŞ ALEMİ, VE HÜKÜMET İLE İŞ ALEMİ TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN VE ONAYLANAN "UZMANLAR"IN SAĞLADIĞI BİLGİYE DAYANMAKTADIR?

Medyanın bu türden kaynaklara dayanmasının iki ana nedeni ekonomi ve elverişliliktir [rahatlık]: Sonucun [kar-zarar durumunun] göz önüne alınması, medyanın kaynaklarını önemli haberlerin sıklıkla ortaya çıktığı, söylenti ve sızıntıların bol olduğu, ve düzenli basın toplantılarının düzenlendiği yerlerde yoğunlaştırmasını dayatır. Washington D.C.'deki Beyaz Saray, Pentagon ve Dış İşleri Bakanlığı bu tip faaliyetlerin merkezleridir.

Hükümet ve şirket kaynakları, konum ve prestijleri itibariyle tanınır ve inanılır olma meziyetine sahiptirler; üstelik, medyanın kullanabileceği haber akışını üretmeye hazır paranın çoğu onlardadır. Örneğin, Pentagon, binlerce insan istihdam eden, her yıl milyonlarca dolar harcayan, ve bırakın herhangi bir muhalif birey ya da grubun halkı-bilgilendirme [public-information] kaynağını, bunların toplamını dahi kat kat aşan bir halkı-bilgilendirme servisi vardır.

Ancak şirket kesiminin Pentagon ve diğer hükümet organlarının çapında bir halkı bilgilendirme ve propaganda üretecek kaynakları vardır. Bir iş alemi kolektifi olan Ticaret Odası'nın 1983 bütçesinde araştırma, iletişim, ve politik faaliyetlere ayrılmış 65 milyon $'ı vardı. ABD Ticaret Odası'nın yanısıra, halkla ilişkilere ve lobicilik faaliyetlerine katılan binlerce eyalet ve yerel ticaret odaları ve ticari birlikler bulunmaktadır.

Kaynak olarak seçkin konumlarını korumak amacıyla, hükümet ve işalemi-haber ajansları haber organizasyonları için işleri kolaylaştırmak amacıyla büyük bir çaba göstermektedirler. Medya organizasyonlarına toplayabilecekleri çeşitli hizmetler sunmaktadırlar: muhabirlere konuşmaların ve yayınlanacak raporların ön kopyalarının verilmesi; haber başlıklarının gereğine uygun saatlerde basın toplantıları ayarlanması; basın açıklamalarının çok az bir düzeltme gerektiren bir dille hazırlanması; ve basın toplantılarının ve "resim [alma] fırsatının" dikkatlice organize edilmesi. Sonuçta, bunun anlamı, iktidar seçkinlerinin büyük bürokrasileri, haberleri üretme ve hammaddelerini elde etmede medyanın maliyetlerinin azaltılmasına katkıda bulunarak kitle iletişim araçlarını sübvanse etmektedir.

Bu nedenle, "ekonomi, {medyanın} kaynaklarını önemli haberlerin sıklıkla ortaya çıktığı, önemli söylenti ve sızıntıların olduğu ve düzenli basın toplantılarının yapıldığı yerlere yoğunlaştırmasını dayatır. ... {Devlet organlarının yanısıra} işalemi şirketleri ve ticari gruplar da değerli addedilen hikayelerin temin edicisidirler. Bu bürokrasiler, haber organizasyonlarının güvenilir, planlı [haber] akışına yönelik taleplerini büyük bir hacme sahip malzemeyle karşılar." (a.y., s. 18-19)

Resmi kaynakların hakimiyeti, tabii ki, muhalif görüşleri büyük bir yetkinlikle sunan, saygın gayriresmi kaynakların varlığıyla zayıflar. Bu sorunu hafifletmek için, iktidar seçkinleri "uzmanların desteğini alma" stratejisini kullanır --yani, danışmanlar olarak onları maaşa bağlamak, araştırmalarını finanse etmek, ve doğrudan doğruya onları kiralayacak ve seçkinlerin çıkarları açısından hayati addedilen mesajların yayılmasına yardım edecek think-tank'lerin [uzmanlardan oluşan danışma kurulları, beyin takımı] organizasyonu. TV'deki tartışma ve haber programlarındaki "uzmanlar"ın çoğu, finansmanı esasen şirketler kesiminden ve zengin ailelerden sağlanan bu tip organizasyonlardan seçilir --yayınlandıkları programlarda tabii ki asla bahsedilmeyen bir olgu.
 

D.03.4 "İTİRAZ", ZENGİN VE GÜÇLÜ OLANLARCA MEDYAYI DİSİPLİNE ETMENİN BİR ARACI OLARAK NASIL KULLANILIR?

"İtiraz", medya ifadelerine veya programlarına karşı olumsuz tepkileri ifade etmektedir. Bu tip yanıtlar telefon aramaları, mektuplar, telgraflar, elektronik postalar, dilekçeler, yargı davaları, konuşmalar, Kongre'ye önerge verilmesi, veya diğer şikayet, tehdit veya cezalandırma şekilleriyle ifade edilebilir. "İtiraz" organizasyonlar veya bireylerin bağımsız hareketleri tarafından ortaya getirilebilir. Büyük kaynaklara sahip organizasyonlar veyahut da bireyler tarafından [yapılan] büyük ölçekli "itiraz" kampanyaları medya açısından hem rahatsız edici hem de maliyetli olabilir.

Reklamcılar "itiraz" sebebi olabilecek incitici unsurlardan kaçınmak konusunda oldukça duyarlıdırlar, ve incitici olmayan programlar yapılmasına yönelik talepleri, medyanın, "itiraz" yaratabilecek belli tipteki olgu, konum ve programlardan kaçınmasına yönelik bir baskı yaratır. En caydırıcı türden "itiraz", bunu büyük bir ölçekte üretebilecek kaynaklara sahip işalemi ve hükümetten gelir.

Örneğin, 1970'ler ve 1980'ler boyunca, şirketler topluluğu, özellikle itiraz üretmek amacıyla tasarlanan organizasyonlar olarak görülebilecek Amerikan Hukuk Vakfı [American Legal Foundation], Başkent Hukuk Vakfı [Capital Legal Foundation], Medya Enstitüsü [Center for Media], Medya ve Halkla İlişkiler Merkezi [Center for Media and Public Affairs] ve Medyada Doğruluk [Accuracy in Media, AIM] gibi kurumların kurulmasını finanse etmişti. Özgürlük Evi [Freedom House], daha kapsamlı bir tasarıma sahip olan daha eski bir ABD organizasyonudur, ancak itiraz-üretici faaliyetleri daha yeni organizasyonlar için bir model oluşturmuştur.

Örneğin, 1972'de kurulan ve zengin şirket patronlarınca finanse edilen Medya Enstitüsü, medya takip projelerini, konferansları, ve medya çalışmalarını finanse etmektedir. Çalışma ve konferanslarının temel odağı medyanın sözde işalemini doğru bir şekilde resmetmesi ve işaleminin bakış açısına yeterince ağırlık vermemesi oluşturmaktadır, ancak John Corry'nin kitle iletişim araçlarındaki sözde sol-kanat sapmayı "ifşa"sı gibi çalışmaları da finanse etmektedir.

Medyaya düzenli olarak saldıran, onu tehdit eden, ve "düzelten", dış ve iç politikada kurulu propaganda çizgilerinden herhangi bir sapmayı bastırmaya çalışan hükümetin kendisi belli başlı bir itiraz üreticisidir.

Ve, itiraz makinası sürekli olarak medyaya saldırırken, medyanın onları hoşnut ettiğini de belirtmemiz gerekli. ("Propaganda modeli" gibi) radikal eleştiriler fiilen göz ardı edilirken, itirazlar saygılı bir ilgiye mahzar olurlar, ve bunların propagandaya yönelik rolü ve şirketlerle olan bağları ve daha geniş sağ-kanat programdan nadiren bahsedilir veya analize tabi tutulur.
 

D.03.5 İKTİDAR SEÇKİNLERİ NEDEN "KOMÜNİZM KARŞITLIĞI"NI BİR ULUSAL DİN VE KONTROL MEKANİZMASI OLARAK KULLANIRLAR?

"Komünizm", veya gerçekte herhangi bir sosyalizm biçimi, doğaldır ki şirket zenginlerince en birincil tehlike olarak görülür, çünkü işçilere daha fazla pazarlık gücü veren, veya sıradan yurttaşlara kamusal kararlarda daha fazla rol veren üretken varlıkların kolektif sahipliği fikri sınıf konumunu ve seçkinlerin üstün statüsünü kökten tehdit etmektedir.

Bu nedenle komünizm karşıtlığı ideolojisi oldukça yararlıdır, çünkü bu şirket çıkarlarına zarar verdiği düşünülen politikaları savunan herhangi birisine itibar kaybettirmek amacıyla kullanılabilir. Bu yine Sol ve emek hareketlerinin bölünmesine yardımcı olur, dışardaki ABD-taraftarı sağ-kanat rejimlerin desteklenmesini komünizmden "daha az kötü" olarak meşrulaştırır, ve liberalleri ulusal dinin kafirleri olarak damgalanmak korkusuyla bu gibi rejimlere karşı çıkmaktan alıkoyar.

Soğuk Savaşın sona ermesinden beridir, komünizm karşıtlığı bir zamanlar seçkinlerin haçlı seferlerine destek sağlamak için kullanıldığı kadar yaygın bir şekilde kullanılmamıştır. Aksine, bugün sıklıkla "Uyuşturucuyla Savaş" veya "anti-terörizm" kamuoyuna nefret edilecek ve korkulacak "resmi düşmanlar" olarak sunulmaktadır. Böylece "Uyuşturucuyla Savaş" Bush yönetiminin Panama'yı işgalinin bahanesi olmuştu, ve yakın zamanda ise "narko-teröristler ile savaş" Meksika'ya askeri donanım ve gözetim teçhizatının gemiyle gönderilmesinin resmi nedeni olmuştu (ki bunlar aslında, ayaklanmaları ülkeyi istikrarsızlaştırmayla tehdit eden ve ABD yatırımlarını tehlike altına sokan Chiapas'daki Zapatista isyancılara karşı kullanılacaklardı).

Tabii ki, Kuzey Kore, Küba ve Çin gibi birkaç tane resmi komünist düşman devlet hala bulunmaktadır, ve bu ülkelerdeki suistimaller veya insan hakları ihlalleri, müşteri devletlerdeki benzeri suistimaller önemsiz gösterilirken veya göz ardı edilirken, sistematik bir şekilde vurgulanmaktadır. Chomsky ve Herman, ABD'nin müşterileri veya dostlarının ellerinde acı çeken kurbanlardan değersiz kurbanlar, düşman devletlerdeki kurbanlardan ise değerli kurbanlar olarak bahsetmektedirler. Değerli kurbanlar hakkındaki hikayeler, düşmanlara karşı politik puanlar kazanmak maksadıyla sürekli propaganda kampanyalarının konusu yapılmaktadır sıkça.

"Eğer şirketler topluluğu hükümeti ile medya bir hikayenin dramatik olduğu kadar yararlı olduğunu hissederse, bunun üzerine yoğun bir şekilde odaklanır ve kamuoyunu aydınlatmak için kullanır. Bu, örneğin Sovyetlerin Eylül 1983'de Kore uçağı KAL 007'yi düşürmesi [olayında] doğruydu; [bu olay], resmi düşmana karşı yaygın bir iftira kampanyasının başlatılmasını mümkün kıldı ve Reagan yönetiminin silahlanma planları büyük ölçüde geliştirdi."

"Bununla tam bir tezat içerisinde, İsrail'in Şubat 1973'de bir Libya sivil uçağını düşürmesi Batı'da hiçbir haykırışa, 'soğuk-kanlı katil' için iftiralara, ve hiçbir boykota yol açmadı. Davranıştaki bu farklılık New York Times tarafından tamamen fayda temelinde açıklanıyordu:. 'Geçen hafta Sina yarımadasında bir Libya uçağının düşürülmesinin suçlusunun tespitine yönelik keskin bir tartışmanın hiçbir 'faydalı amacı' yoktur.' Sovyet hareketi üzerine odaklanmanın 'faydalı bir amacı' vardı, ve büyük bir propaganda kampanyası ortaya çıktı." (a.y., s. 32)


D.03.6 MEDYANIN SEÇKİNLERCE BİR PROPAGANDA ARACI OLARAK KULLANILDIĞINI SÖYLEMEK BİR "KOMPLO TEORİSİ" DEĞİL MİDİR?

Chomsky ve Herman bu suçlamaya Manufacturing Consent'in Önsöz'ünde değiniyorlar: "Bizim bu kitapta sunduğumuz benzeri kurumsal eleştiriler kodomanların [establishment, ülkenin ileri gelenlerinin] yorumcuları tarafından genellikle 'komplo teorileri' olarak reddediliyor, ancak bu sadece bir kaçıştır. Biz, kitle-medyasının performansını değerlendirmek için herhangi bir türden 'komplo' hipotezi kullanmıyoruz. Aslında, bizim ele alışımız, sonucun büyük ölçüde piyasa güçlerinin işleyişlerinin bir ürünü olduğu, 'serbest piyasa' analizine oldukça yakındır."

Bu "piyasa güçleri"nin bazılarının neler olduğunu açıklayarak devam ediyorlar. En önemlilerinden birisi, belli başlı medyada kimin gazetecilik işlerini alacağını belirleyen yabani otları ayıklama sürecidir. "Medyadaki en sapmalı seçimler sağ düşünüşe sahip insanların önceden seçilmesi, içselleştirilmiş önyargılar, ve personelin sahipliğin, organizasyonun, piyasanın, ve politik iktidarın kısıtlarına uyum göstermesinden kaynaklanmaktadır."

Başka bir ifadeyle, önemli medya çalışanları patronlarının değerlerini içselleştirmeyi öğrenirler. "Sansür büyük ölçüde, kaynağın gerçekliklerine ve medyanın organizasyonel gerekliliklerine göre kendilerini ayarlayan haberci ve yorumcularca, ve mal sahipliliği ile diğer piyasa ve hükümetsel güç merkezlerinin dayattığı kısıtları yerine getirmeyi --ve genellikle de bunları içselleştiren-- seçen medya organizasyonlarındaki daha üst düzeydeki insanlarca yapılan oto-sansürdür." (a.y., s. xii)

Ancak, medya liderlerinin tümünün benzeri değerlere sahip olduklarını söylemek yine de bir komplo teorisi değil midir? Hiç de değil. Bu gibi liderler "benzer şeyler yaparlar, çünkü dünyaya aynı gözlüklerden bakarlar, benzer kısıtlara ve teşviklere sahiptirler, ve bu nedenle de zımni [örtük] bir kolektif eylemlik veya lider-takipçisi davranışı içerisinde hep birlikte hikayeler üretirler veya sessiz kalırlar." (a.y.)

Ancak, medya liderlerinin aynı asli değerleri paylaştıkları gerçeği, medyanın her konuda katı bir bütün olduğu anlamına gelmez. Güçlüler genel olarak paylaşılan amaçlara ulaşılması için gerekli taktikler konusunda genellikle anlaşmazlık içerisindedirler, ve bu medya tartışmalarına yansır. Ancak bu amaçların meşruluğuna meydan okuyan veya devlet iktidarının "ulusal" çıkarlar yerine seçkinlerin çıkarlarına kullanıldığını ifade eden görüşler kitle medyasından dışlanır.

Bu nedenle "propaganda modeli"nin, General Motors'un yönetiminin karları korumak ve arttırmak için hareket ettiğini söylemek gibi, "komplo teorisi" ile çok az bir ortaklığı bulunmaktadır.
 

D.03.7 MEDYA HAKKINDAKİ "PROPAGANDA TEZİ" BİRÇOK MEDYA HABERİNİN "KARŞIT" MİZACIYLA ÇELİŞMEZ Mİ (ÖRN. HÜKÜMETİN VE İŞ ALEMİNİN YOLSUZLUKLARININ İFŞA EDİLMESİ)?

Yukarıda değinildiği üzere, medyanın "karşıt" olduğu, veya daha makulünden "sol-kanat eğilimli" olduğu iddiası, sağ-kanat Halkla İlişkiler organizasyonlarından kaynaklanmaktadır. Bunun anlamı, bazı "münasebetsiz gerçekler"in "nesnellik" görüntüsü vermek amacıyla ara sıra filtrelerden geçmesine izin verildiğidir --tam da böylece medyanın propagandaya bulaştığı suçlamalarını reddedebilmesi amacıyla. Chomsky ve Herman'ın ifade ettiği üzere: "münasebetsiz gerçeklere temkinli bir şekilde ve uygun varsayımlar çerçevesi içinde izin verilmesiyle, ve asli muhalifin adeta kitle medyasından dışlanmasıyla, bu süreçlerin 'doğallığı', propaganda sistemini, vatansever gündemi başarılı kılmakta resmi sansürün yapabileceğinden daha itibarlı ve etkili kılar." (a.y., Giriş)

Kendi meselelerini medyanın "karşıt" doğasına karşı desteklemek için, Herman ve Chomsky, Özgürlük Evi gibi sağ-kanat medya Halkla İlişkiler makinalarının iddialarına göz atarlar. Ancak, hemen keşfedilir ki, "medyanın bağımsızlığının övülmesi, veya aşırı gayretlerinin eleştirilmesi için ortaya konulan örnekler bizzat bunun tam tersini göstermektedir." (a.y.) Ciddi bir analiz söz konusu olduğunda bu itirazlar değersizken, "karşıt medya" efsanesinin kuvvetlenmesine yardım etmektedir (sağ tarafta, "devlet otoritesine karşı mevcut itaat etme genellikle yetersiz addedilmektedir" ve onların eleştirilerinin kaynağı da budur! (a.y., s. 301)) ve medya tarafından da ciddiye alınırlar.

Bu nedenle, medyanın "karşıt" mizacı bir efsanedir, ancak bu medyanın eleştirel analiz sunmadığı anlamına gelmez. Aslında Herman ve Chomsky, "kitle medyası[nın] tüm konularda katı bir bütün olmadığını" (a.y., s. xii) söylerler ve gerçekleri sunduğunu da reddetmezler (ki zaman zaman onlardan alıntılar yaparlar). Ancak, söyledikleri üzere, "medyanın bir konu hakkında bazı gerçekleri sunması ... bu [konunun] kapsanmasının yeterliliği veya doğruluğu hakkında kesinlikle hiçbir şey kanıtlamaz. Kitle medyası aslında çoğu şeyi hasır altı eder ... Ancak bu bağlamda daha da önemlisi bir gerçeğe yönelen sorudur --yerleştirilmesi, tonu, ve tekrarlanması, ssunulduğu çerçeve, ve ona eşlik eden ve anlam kazandıran (veya bir anlayış kazandıran) ilgili gerçekler) ... belli bazı gerçekler zeki veya şüpheci bir araştırmacı tarafından bulunmuş olduğu için, bunu bahane ederek radikal eğilimin yokluğunu ve bu sayede gözler önüne serilen de facto bastırmayı gözardı etmenin hiçbir yararı yoktur." (a.y., s. xiv-xv)

Çeviri: Anarşist Bakış


Kaynak: "D.3 How does wealth influence the mass media?", Anarchist FAQs.
Anarşist Yazın Ana Sayfa --->
1