geyik-zevki1.gif (13491 bytes)

        DÜNYAYI KURTARAN ADAM

        Sizce izlediğiniz en saçma film mi?

* Dünyayı Kurtaran Adam filimin yönetmeni ile bir röportaj yapılmış. Film dünyanın en kotu filmleri arasında gösteriliyormuş ve Ingiltere'de kult filmler festivalinde gösterilmiş ve Ed Wood'la birlikte yönetmenin de adı anılıyormuş. Röportaja bile gelmişler.

Filmi bilmeyenlere bazı bilgiler:

1. Cüneyt Arkın'ın başynda motosiklet kaskı ve kulaklarında bildiğimiz kulaklıklardan ve vinlex bir mont (Uzay sahnesi. Geri kalan butun uzay sahneleri tamamen Star Wars'dan çalıntı ve kotu bir montaj)

2. Cüneyt Arkyn'ın indiği gezegendeki düşman yaratıkların hepsi peluştan yapılmış.

3. Lazer tabancalarının saçtiği isiklar film çekildikten sonra kocaman bir firçayla boyanarak filme eklenmis.

4. Cüneyt abi gezegendeki 1 metre çapindaki taslari futbol topu gibi saga sola teperek idman yapyyor (taslar yerde pion piong diye zipliyor ama olsun)

5. Gezegendeki nur yüzlü amca bunlari bir yere götürüyor ve aa bakiyorsun ki Türkiye'deki türbe ya da camilerden birisi. Tam oha demeye hazirlanirken nur yuzlu amca diyor ki: "burasi Hacy Bektas Veli Türbesi". Meger dünya içinde bulundugu bunalimdan Islamiyet sayesinde kurtulmus. Ama türbe niye o gezegene gitmis hala bilinmiyor.

6. Cüneyt Arkyn'a altin (suyuna banilmis bariz tahta) bir kiliç veriliyor. O da bunu eritip elini suyuna bandiriyor ve elini çikarttiğinda elinde altin pullu bir eldiven oluyor.

7. Bu alasim (altin suyu olan) kötü kalpli büyücüyü öldürebilen tek seymis. Abimiz bir çakiyor eldivenli elini tepeden büyücüye ve büyücü ortadan ikiye ayriliyor. önce ekranda kafasinin yarisi gözüküyor ekranin diger yarisi karanlik (görüntü bindirme teknolojisi yok kapatmislar iste objectifi bir seyle) Sonra diger yarisi ayny sekilde gözüküyor. Ama iki yarida da burun var. Cüneyt abi büyücünün burnunu mitos böldü zair. Tabi süreklilik, çekim teknigi, oyunculuk, dövüs sahneleri (80% dövüs sahnesi var filmde) Bir de bu tur filmler yurt disinda George Arkin adiyla da pazarlanmaya çalisilmis. Yönetmenin diger filmleri: Bombala Oski Bombala, Çelik Bilek, Killing Joe serisi ve birçok film (10 günde bir filmi bitiriyormus). Hiç istedigi filmi çekememis birisi ama meydan okuyor:"daha kötüsünü çeksinler de göreyim!" Her yil Bogaziçi Üniversitesi sinema kulübü bu filmi bir kere "dünyanyn en absürd filmi" falan sloganlariyla gösteriyor, bayagi da izleyicisi oluyormus bu gösterilerin . Mukavva gibi duran kutu uzay gemisinin içinde bu kiyafetlerle ,arkasindaki pencerede uzay resmi var, kahramanimiz inise geçecek, elinde direksiyon "inise geçiyorum bilmem kim" diyor ve yana yatiyor, kutu ya da kamera yana yatmiyor yanlis anlama olmasyn, adam yana egiliyor , arka fon, gemi sabit, koordinatlar ötesi bir film..

 

    REHA MUHTAR KLASİKLERİ

 

Haber: Mahkumlar tünel kazarak kaçar...

R.M.: Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdılar?

 

Alparslan Türkeş'in cenaze töreninin olduğu gün sevgili Reha Muhtar Show Haber'de şöyle konuşur: Cenaze töreninde sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.

 

Reha Muhtar, canlı yayında Şerafettin Bey'le konuşuyor:

-Sayın Şerafettin Bey kardeşim, siz orada var mıydınız, yok muydunuz, efenim?

-Yoktum.

-Yoktum Diyorsunuz.

-Yoktum diyorum.

-Bak Şerafettin sana bir daha soruyorum. Var mıydın, yok muydun? -Valla billa yoktum.

-Yemin etmenize gerek yok efendim, size inanıyoruz. Var mıydın, yok muydun? -Vardım efendim.

-Peki Serafettin, siz demin yoktum diyordun, şimdi vardım diyorsunuz. Bu nasıl iş kardeşim?

-Yoktum dedim inanmadınız, ne yapayım?

-Ne yapacağınızı ben bilemem efendim. Orasını sen düşün. Var mıydın, yok muydun?

-Hatırlamıyorum.

-Hatırlayınız efendim. Bak bir filmimiz var sizinle ilgili. Onu birlikte izleyelim, sonra sana soracağım. Araya söz konusu film giriyor. Bir muhabir kapıyı kırıp Şerafettin'in evine giriyor ve kibarca, gizli kamera ile çekim yapmak için izin istiyor. Şerafettin Bey izin vermiyor tabii. Bunun üzerine kameraman dinlemiyor, çekimlerini yapıp gidiyor. Yine Reha Muhtar geliyor görüntüye:

-Filmimizi izlediniz, Serafettin Bey. Şimdi ne diyorsunuz? -Galiba varmışım.

-Galiba ile olmaz efendim, emin misiniz? -Eminim.

-Öyleyse eminsiniz yani. -Evet efendim, eminim.

-Şerafettin Bey eminim diyorsunuz ama pek emin görünmüyorsunuz

-Sayın Hamdi Bey iyi akşamlar efendim. Sizin adınız Hamdi midir efendim?

-Evet Hamdi'dir, Reha Bey..

-Hamdi diyorsun.

-Hamdi diyorum çünkü nüfus kağıdımda öyle yazıyor. -Ben nüfus kağıdınızı sormuyorum efendim. Sana soruyorum: Sizin sahte olmayan isminiz nedir?

-Hamdi.

-Nasıl yazılıyor?

-He, a, me, de, i şeklinde.

-Yani sahte olmayan isminiz Hamdi diyorsunuz. Peki sahte olan isminiz hangisi? -Benim sahte olan bir ismim yok.

-Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz. Demek ki, bir de sahte isminiz var. Size Yeşil diyorlar efendim. Siz Yeşil misiniz?

-Hayır Yeşil değilim.

-Öyleyse size niye yeşil diyorlar?

-Bana yeşil demiyorlar. Hamdi diyorlar.

-Yani inkar ediyorsunuz. Sukut ikrardan gelir Hamdi.

-Ben sukut etmiyorum, konuşuyorum ve Yeşil değilim diyorum.

-Yeşil değilim dediniz ama mosmor oldunuz. Bak simdi de kızıyorsun. Niye sarardın Hamdi?

-Sarardım çünkü ben Tanrı'nın oğluyum. Her renge girerim.

-Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf konuşuyorsunuz.

-Galiba delirdim. Bana bir doktor lütfen.

-Geçmiş olsun, Hamdi Bey. Size acil şifalar diliyorum. İyi akşamlar efendim

        

        ANA SAYFAYA

Hosted by www.Geocities.ws

1