Dr.Sinan Doğantürk

Kadın Hastalıkları ve Doğum

Ankara

 

 

 

CERRAHİ KESİLER

SÜTÜR MATERYALLERİ

 

 

 

Op.Dr.Süleyman Bal

Dr.İlker Günyeli

 

JİNEKOLOJİDE CERRAHİ KESİLER

w   Cerrahide  insizyonlar : Genel olarak vertikal (longitüdinal) ve transvers ve oblik olmak üzere 3 majör gruba ayrılırlar.

w   A-VERTİKAL İNSİZYONLAR:MEDİAN(MİDLİNE),PARAMEDİAN,TRANSREKTAL,PARAREKTAL  en sık kullanılanlardır.

 

 

 

  1-MEDİAN(MİDLİNE) İNSİZYON:

w    En basit  ve en az kanayan abdominal insizyondur.

w    Her tür jinekolojik  cerrahi için uygun olup  iyi eksplorasyon sağlayan bir insizyon şeklidir.

w    Ayrıca bunda, kesinin uzatılması suretiyle üst abdomene ulaşma imkanı da bulunur.Kesi, yukarı uzatılırken dikkat edilecek nokta,KC’in lig.falciporme’sinin bazı kişilerde umbilikusla ilişkide olabileceği düşünülerek; kesi, umbilikus’un “solundan” yapılmalıdır.

w    Bu tip insizyonda yaranın açılması ve insizyonel herni insidansı(özellikle arkuat çizgi altında) daha fazladır.
 

 

 

2-PARAMEDİAN İNSİZYON:

w    Median ‘a göre  3-4 cm lateralden yapılan, vertikal insizyondur

w    .Cilt,Ciltaltı,Rektus ön kılıfı aşıldıktan sonra  m.rektus,L.albadan ayrılır. Ve laterale itilerek F.transversalis  ve peritonu takiben abdomen içine girilir.

w    Bu bölgede kanlanma, median insizyona göre daha fazla olduğundan kanama  daha fazladır.Önceki kesisi, paramedian olan bir kişiye başka bir insizyon yapılırsa ,kan dolaşımı bozulacağından iyileşmede problemler ortaya çıkabilir.
 

 

2-PARAMEDİAN İNSİZYON

w   Bu kesinin avantajı sinir yaralanması ve buna bağlı kas atrofisine yol açmamasıdır

w   Karnın tüm alt ve üst bölümlerindeki ameliyatlarda rutin olarak kullanılmakta ve tercih edilmektedir.

w   Önceki kesisi, paramedian olan bir kişiye başka bir insizyon yapılırsa kan dolaşımı bozulacağından iyileşmede problemler ortaya çıkabilir.

 

 

 

     3-TRANSREKTAL İNSİZYON:

w  Paramedian’a  benzemekle birlikte,bu insizyonun boyu  fazla uzatılmaz.

w   Çünkü ikiden fazla  torakoabdominal sinir zedelenecek olursa rektus kasında atrofi ve abdomen duvarında “postoperatif relaksasyon “ortaya çıkabilir.

 

 

 4- PARAREKTAL İNSİZYON:

  Median hattın 4-5 cm lateralinde  ve  yaklaşık, M.rektusun lateral kenarı hizasından yapılan kesi tipidir.

w  Rektus kası medial tarafa itilerek  rektus arka kılıfı ,transvers fascia  ve peritondan sonra abdomene ulaşılır.Bu da transrektal kesi gibi fazla uzatılamadığından ,eksplorasyon yeterli olmaz!Bu nedenle jinekolojik cerrahide fazla kullanım alanı  yoktur.

 

5- BATTLE-JALAGUİER-KAMMERER-LENNANDER KESİSİ:

w     Sağ rektus kasının infraumbilikal bölümünün 1/3 lateralinden yapılan kesidir.

w   Ameliyat sırasında rektus kasının siniri kesilmekte olup bunun sonucu gelişen kas atrofisi ,karın duvarının zayıflamasına yol açarak postop.ventral fıtık gelişimine zemin hazırlamaktadır.

w   Özellikle erişkinler ve obezlerde Mc burney kesisine tercih edilmektedir.

5- BATTLE-JALAGUİER-KAMMERER-LENNANDER KESİSİ:

w   Bu kesi sistematik eksplorasyon veya barsak rezeksiyonu yapılması gerektiğinde rahatlıkla genişletilebilir.

w   Çocuklarda apandisit şüphesi varsa Mc burney kesisi uygulanmalıdır.

 

 

    B- TRANSVERS İNSİZYONLAR

                      AVANTAJLARI:

w    Vertikal insizyonlara göre  birçok avantajları vardır”.Langer deri hatları”(eş direnç çizgileri) ile paralellik gösterdiğinden  ve ayrıca M.obliquus  externus-internus ve transversus’un  traksiyon  yönü ile insizyon hattı paralel olduğundan , yara izi çok ince olmaktadır.Yani; En iyi kozmetik sonucu vermeleri açısından tercih edilen kesilerdir

w    Yara açılması  ve postoperatif herni riskide azdır.

w     Postoperative rahatsızlık hissinin daha  az olduğuna dair raporlar bulunmaktadır.

 

 

 

DEZAVANTAJLARI:

1-Vertikal insizyonlara göre daha zaman alıcıdır.

 2-Kanama riski daha fazladır.

 3-Sinirlerin ayrılması,kas ve fascia’ların multiple katlarının ayrılmaları potansiyel boşluklar ve hematom açısından zemin hazırlar.

 4-Transvers kesilerle üst abdomenin eksplorasyonu yeteri kadar iyi yapılamamaktadır.En büyük dezavantajları budur.        

 

 

TRANSVERS İNSİZYONLAR

   Başlıca 4 çeşit transvers kesi pelvik cerrahi için kullanılmaktadır.

w   1-PFANNENSTİEL kesisi;

 

w    2-MAYLARD(MACKENRODT)kesisi;

 

w    3-CHERNEY  İNSİZYONLARI

 

w    4-KÜSTNER kesisi.

1 – PFANNENSTİEL İNSİZYON

w    Jinekolojide  en popüler insizyon tipi budur.

w    Symphysis  pubis’in yaklaşık 2 cm kadar  üzerinden, yaklaşık 10-15 cm transvers kesi yapılır.İnsizyon mümkün olduğunca kıllı derinin üst sınırının altında  kalır.

w    Deri ,deri altı, rektus  ön kılıfı aşıldıktan  sonra;Linea alba tek olarak her 2 lateral insizyonu birleştirecek şekilde kesilir ve fascia rektus kasının ön yüzünden serbestleştirilir.

w    Rektus kası orta hattan ayrılarak F.transversalis  ve  periton , vertikal olarak kesilerek  abdomen boşluğuna ulaşılır.

 

 

1 – PFANNENSTİEL İNSİZYON

w   Bu seviyede sadece internal oblik ve transversus abdominis  kaslarının aponevrozları birleşerek tek başına ön kılıfı oluşturmaktadırlar.

w    Kozmetik sonuçlar çok iyi olmasına rağmen,görülebilen alan sınırlıdır.Bu nedenle jinekolojik malignensi tespit edilen hastalarda ;Ciddi endometriozis,büyük myom’u olan hastalarda,kanama nedeniyle reoperasyon planlanan hastalarda;Abdomene hızlı girim gerektiren durumlarda kullanılmamalıdır. 

PFANNENSTİEL İNSİZYON

w    Daha çok benign jinekolojik ve pelvik problemlerde kullanılır.

w    Pfannenstiel insizyon onkolojik ameliyatlarda kullanılmamalıdır.Üst abdomenin değerlendirilmesinde yetersizdir.Sadece aortic lenf nodlarına ulaşılabilir

w    Hemostaz bunda özellikle önemlidir.Mons’vaskülaritesi,kanama ve hematom riskini arttırır.Hemostazda şüphe varsa, 24-48 saat süreyle “suction dren” konabilir.

w    Kesi çok laterale kayarsa ilioinguinal sinir ve iliohipogastrik sinirlerin zedelenebileceği unutulmamalıdır.

 

2-MACKENROTD (MAYLARD) İNSİZYONU

 

w    1907 yılında Ernest MAYLARD tarafından tanıtılmış bir kesidir.

w    Transvers deri insizyonu symphysis’in 3-8 cm üzerinden hastanın yaşına kilosuna ve cerrahi endikasyona göre yapılmaktadır.

w    Rektus kasının lateralindeki inferior epigastrik arter ve ven bağlanırken bütünlüğünün korunmasına dikkat edilmelidir.

w    Peritona girerken ufak bir bölge açılarak,buraya parmak yerleştirilir ve ve kesi elektrokoter ile uzatılır. İnsizyon hızı pfannenstiel’den yavaştır.Bu  kesi özellikle RADİKAL Pelvik cerrahi  gerektiren durumlar  için tarif edilmiştir.

 

 

 

 

w    Pelvik lenf nodu disseksiyonu ile beraber radikal histerektomide ve pelvik eksentrasyonda dahil olmak üzere pek çok cerrahi operasyonda kullanılabilir

w    Şüpheli adnexiel kitlesi bulunan hastalarda genelde  midline kesi tercih edildiği halde adnexiel kitleli genç bayanlarda kozmetik açıdan bu kesi tercih edilebilir.Eğer eksplorasyon sırasında malignensiye rastlanır ise”J şekilli” kesiye dönüştürülebilir.

w     Maylard kesisi yapılacak olan hastalarda şayet alt ekstremitelerede common iliac A. Veya terminal Aort’un bozulmuş sirkülasyonunun klinik belirtileri varsa,  bunlarda İnf. Epigastrik A.’in akım yönü yukarıdan aşağıya değiştiği için bu arter; tek kollateral olma özelliği taşıması nedeniyle kesilmemelidir!   

w     

 

2-MACKENROTD (MAYLARD) İNSİZYONU

w    Bu kesinin başlıca dezavantajı:özellikle postoperatif ilk 1 hafta boyunca oldukça fazla ağrılı bir insizyon olmasıdır.

w    İnsizyon kapatılırken ,önceden kesilen rektus kasının yeniden  sütüre edilmesi  gerekmez!Çünkü  bu bölgede yeni  bir “linea transversalis” gelişecek ve herhangi bir fonksiyon bozukluğu görülmeyecektir.Ancak genellikle rektus kasının retraksiyonunu  engellemek için ve buradaki  ölü boşluğu ortadan kaldırmak için kas, rektus  ön kılıfına sütüre edilmektedir.

w    Cilt ve ciltaltı, cerrahi stapler veya subkutiküler süturle kapatılabilir.

 

 

3-CHERNEY İNSİZYONU

    Maylard kesisinden rektus kasının kesim yerindeki farklılık nedeniyle ayrılır.

w   Symphysis  pubis’in yaklaşık 2 cm  üzerinden transvers cilt kesisi yapılır.

w   Cilt,Ciltaltı, ve rektus ön kılıfı  aşıldıktan sonra rektus kası, rektus kılıfından  pubis kemiğine kadar disseke edilir. Pubik kemiğe bağlanan tendonlarına transvers  kesi yapılır. Bu bölgede  kas fibröz yapı  gösterdiğinden çok az kanama olur.Daha sonra kas, yukarı doğru kaldırılarak,F.transversalis  ve periton  açılarak abdomene ulaşılır.

 

 

w   İnsizyonun kapatılması sırasında,  rektus kası’ nın  alt serbest kenarı  rektus kılıfına sütüre edilerek,  Retzius boşluğuna  vakum drenajı koymak yeterlidir.

w   Cherney insizyonu stress inkontinans prosedürleri için retzius alanına ulaşma kolaylığı nedeniyle mükemmel görüntü sağlar.

w   Aynı şekilde ihtiyaç duyulduğunda pelvik yan duvarın da en iyi şekilde gözlemlenebilmesine olanak sağlar.Örn. hipogastrik A.ligasyonu yapılması gereken hastalarda.

 

 

 

3-CHERNEY İNSİZYONU

 

w   Pfannenstiel kesi ile yeterli alan sağlanamayan durumlarda bu kesiye dönülebilir.

w   Bu keside İnf. Epigastrik A.’lerin  ligate edilmesi gerekmez.

w   Ancak,maylard gibi bunda da sinir zedelenmesi olabilir.Femoral sinir risk altındadır.

 

4-KÜSTNER KESİSİ

w   Bu kesi yanlış olarak “modifiye pfannenstiel kesisi olarakda tanınır.

w   Açıklığı hafifçe yukarıya eğimli transvers kesidir.Ant.sup. iliak spin’in altından başlar,pubik kılların hemen üzerinden diğer spine uzanır.

w   İnsizyonun lateralindeki yağ dokusu içinde inferior epigastrik arter ve ven’in yüzeyel dallarıyla karşılaşılabilir.Bu damarlar gözlenirse bağlanmalıdır.

 

4-KÜSTNER KESİSİ

w     Fascia, umbilikusdan simfizise doğru yeterli genişlik elde edilinceye kadar linea alba üzerinden vertikal olarak kesilir.

w    Rektus ve pyramidal kaslar gözlemlenir.Rektus kası laterale doğru retrakte edilir ve periton da  “midline”olarak kesilir.

w     Bu insizyon aşağı midline insizyon ve pfannenstiel insizyona göre çok daha zaman alıcıdır.Görüş alanı sınırlıdır,kesi fazla uzatılamaz.Avantajının çok az veya hiç olmadığı söylenmektedir.Bu insizyonda en önemli unsur yeterli hemostaz sağlanmasıdır,bu nedenle insizyon kapatılırken mutlaka kapalı subkutenöz drenaj yerleştirilmesi önerilmektedir.

 

 

 

 

w    Görüldüğü gibi  operasyon tipine göre  insizyon seçimi önem kazanmaktadır.Basit  histerektomi  veya  C/S  gibi  bir operasyon  için ideal insizyon  şekli :pfannenstiel ‘dir.Eğer radikal  pelvik cerrahi planlanıyorsa  MAYLARD veya  CHERNEY insizyonları yararlı olacaktır.Bunlardan başka abdomenin üst tarafları da  operasyon sahası  olarak düşünülüyorsa,  median ve paramedian insizyonlar gerekli olacaktır.

w    

 

EPİZYOTOMİ:

w    Doğum hekiminin kullandığı en sık cerrahi girişimdir.

w    Vaginal doğumu takiben yaklaşık %70 vakada çeşitli derecelerde perineal yırtık oluşmakta ve onarım gerekmektedir.Bu durum perineal ağrı ve yüzeyel disparüni ile sonuçlanabilir

w    .Amaç perinede doğuma bağlı düzensiz yırtıklara engel olmaktır.

w    Median ve Mediolateral ve lateral olmak üzere 3 tipi vardır.Modern obstetrikte “rutin epizyotomi” yapılmalı mı?sorusu sık tartışılan bir konudur.

 

 

 

w     Epizyotomi ;kolay uygulanabilen etik olarak uygun ve fazlaca ihtiyaç duyulan bir uygulamadır.Genelde anterior laserasyonların sıklığını azaltmaktadır.

 

w    Pelvik relaksasyon ve buna bağlı komplikasyonların gelişimini önlemede yararlıdır.

 

w    Bütün bunların yanında epizyotominin protektif etkisinden esas beklenen,doğumun 2.evresinin kısaltılmasıdır

 

w     Bu uygulama ile APGAR skorlarında iyileşme ve perinatal asfixy’nin azaltılması hedeflenmektedir.

 

w    Midline epizyotomi  ,3ve 4.derecede laserasyon riskini artırmaktadır.Bu da postpartum inisial ağrıyı ve disparüniyi arttırır.

 

w    Mutlak endikasyonları:Prematürite,Omuz distosisi,Makadi doğum,forceps ve vakum uygulamaları,occiput post. gelişler olarak özetlenebilir.

w    Epizyotomi onarımında ;yapılan son çalışmalarda sentetik absorbable sütürlerden dexon ve vikril,doğal olanlardan ise kromik katgüt kullanımı önerilmektedir.Bunlar kıyaslandığında ilk 3 günde sentetik olanlarda ağrı(%0,62);analjezi ihtiyacı ve sütür gerginliği daha az olurken uzun dönemde tüm bunlar ve disparüni açısından fark gözlenmemiştir.(2000,cochrane database review)

 

 

 

 

w Genel olarak önerilen şudur ki:Obstetrisyen, bu prosedürü rutin olarak yapmamalı,tercihan vakanın ihtiyacına göre epizyotomi gereksinimini hesaplamalıdır.(1999,obstet.gynec.clin.north.am.)

 

SÜTÜR MATERYALLERİ VE CERRAHİ GEREKSİNİMLERİ

 

w   Yara kapama ve bağlama için iplik kullanımı Edwin Smith papirüsünde M:Ö: 1500 yılında ilk olarak tanımlanmıştır.

w   İnsan cildinin sütüre edilmesinin ,en az 5000 yıla kadar uzanan bir geçmişi vardır.

w    Bu amaçla ,karınca kancaları,duramater,sığır peritonu,altın,gümüş,demir,tantalyum telleri,örülmüş at kılı,balina-geyik-kangru tendonları ve çeşitli materyal,  kullanılmıştır.

w   Tüm bunlarda,genel olarak amaç;iyileşme oluşuncaya kadar,yara uçlarını birarada tutmaktır.

 

 

w    Modern sütür materyalleri oldukça iyi rafineri edilmiş materyallerden ve özenli testlerden geçirilerek hazırlanmaktadır.

w  Çoğu iğne ilavelidir.Ve tek bir hastada kullanılmak üzere, steril olarak paketlenmektedirler.

w  Sütür endüstrisinde amaç;performansın iyileştirilmesi,daha iyi ve daha ucuz materyaller elde etmektir.Bunun sonucu olarak günümüzde bu konuda büyük yol katedilmiştir.

 

 

w   Cerrahide  sütür boyları ve iğneleri hakkında bilgi sahibi olmak da son derece önemlidir.

 

w   İdeal sütür ;güçlü, kullanımı kolay,düğüm güvenliği fazla olan,dokuda minimal inflamasyona yol açan, enfeksiyona yatkınlığı en az olan sütür materyalidir.

w   Ancak maalesef hiçbir sütür materyali tek başına bu özellikleri karşılayamamaktadır.

 

 

CERRAHİ İĞNELER

  Sütür teknolojisinin  ayrılmaz parçalarıdırlar.

w   Bu iğnelerin iyi anlaşılması, onların uygun ve yerinde kullanılmalarına yardım edecektir.Bunların çoğu korozyona dirençli, paslanmaz çelikten imal edilmektedir

w   İğneler doku içine penetre olurken eğilip bükülmeyecek sertlikte ve incelikte olmalıdırlar.Böylece keskin kısmı sayesinde doku travması minimalize edilerek dokuya en iyi penetrasyon sağlanır.

CERRAHİ İĞNELERDE İSTENEN ÖZELLİKLER

 

 

w      1-Korozyona  dirençli  materyal;örn:paslanmaz çelik.

w      2-Dokuya penetre olabilmesi için yeterli  sertlik,

w      3- Kırılmadan, deforme olabilme ve şekil alabilme,

w      4-Dokuda minimal travma yapacak yeterlikte incelik,

  

 

 

 

w  5- İpi çekerken dokuda aşırı abrazyon yapmaması,

 

w  6- Keskin kısmının dokuyu kolayca geçebilmesi,

 

w  7-Enstrüman ve elle tutulduğunda kullanımının kolay olması arzu edilir.

Cerrahi iğnelerin yapısı

w    Cerrahi iğneler; İğne boyu,iğne çapı,iğne yarıçapı,gövdesi,

   kiriş uzunluğu, iğne ucu  gibi özellikler içerir.

 

.

 

 

 

w   İğneler spesifik bazı durumlar için özelleştirilmektedirler;

w    ¼ circle:oftalmik ve mikrocerrahide

w    3/8 circle:tüm dokularda genel olarak kullanılır.

w     ½ circle: tüm dokularda genel olarak kullanılır

w     5/8 circle:cvs ve kavitelerde(oral,nazal,pelvis,umbilikal)

w    Straight:genel olarak kullanılır.

w    j- shaped:5/8 circle’a benzer.Derin kavitelerde tercih edilir.Örn;femoral hernide.

 

 

 

w   Çapı kalın ve buna bağlı olarak sütürü kalın, uzun iğneler, genellikle fascia  ve  cilt kapatmada kullanılır.

w   Daha kısa ve ince yapılı iğneler ise iç organlar,damarlar gibi titiz davranış gerektiren cerrahide kullanılır.

w   Sütür’ün kalınlığı ve iğnenin boyuda fonksiyonel gereksinimleri ayarlarken önemlidir.

 

 

             İĞNELER UÇLARI’na göre ;

 

w   Kesici uçlu iğneler

w   Sivri uçlu iğneler

w   Kör  uçlu iğneler

w   Kesici-sivri uçlu iğneler

w   Ters kesici uçlu iğneler olmak üzere ayrılırlar.

 

SÜTÜR  BOYLARI:

 

w   En fazla A.B.D modeli standardizasyon amacıyla kullanılmaktadır.  (USP standardı)

w   USP(United states pharmacopeia), materyalin minimum ve maximum çapları, ve minimum düğüm kopma kuvvetine göre klasifiye edilmiştir.

w   Organik absorbe olabilen sütürler  ve diğerleri (non-absorbable ve sentetik absorbable) için farklı standartlar gerekmektedir.

EP standardı

w   USP sistemiyle rekabet eden Avrupa(Europian pharmacopeia:EP) standardı) sisteminde sütür’ün milimetre kalınlığı ölçüt olarak alınır ve bunda farklı “düğüm kopma testleri” vardır.Bu sistem “Metrik sistem” olarakta bilinir.EP kodu 0,1 ile 10 arasında değişir.Kod numarasının 10’a bölünmesi minimum çapı milimetrik olarak verir.

 

 

SÜTÜR  BOYLARI

 

w    Genel cerrahiye bakıldığında en sık kullanılan sütür boylarının 5/0 ile 1 numara  arasında olduğu gözlenir.

w    6/0’ın altındaki  sütürler(insan saçı çapında) ise mikroskopla yapılan ve magnifikasyon gerektiren durumlarda kullanılmaktadır.Bunlardan genellikle mikrovasküler çalışmalarda  ve  plastik mikrocerrahide yararlanılmaktadır.

w    Dokular daha kalın ve kollajen bakımından daha zenginse daha büyük sütürler ve daha kalın iğneler gereklidir.

 

 

SÜTÜR  BOYLARI

w    Davis ve Geck hangi sütürün nerede kullanılacağını çok güzel  bir şekilde izah etmişlerdir:

w    12/0(insan saçından 4 kat kadar ince;7/0’a kadar)olan sütürler usta ellerde mikrocerrahide;

w    6/0(insan saçı kalınlığında) :Yüzde ve kan damarlarında.

w     5/0:Yüz,boyun ve kan damarları

w     4/0:Mukoza,boyun,eller,kol-bacak,tendonlar,kan damarları.

w    3/0: kol-bacak,gövde,bağırsak,kan damarları

w    2/0:gövde,fascia,mide,iç organlar,kan damarı.

w     0-1(kurşun kalem ucu):abdominal duvar,diğer güçlü fascial yüzeyler.

 

SÜTÜR MATERYALLERİ

w   Her bir sütür materyalinin ana özellikleri 4 genel kategoride klasifiye edilmiştir:

1- Materyalin orjini. (organik ,metalik ,sentetik)

 

 2-İpliğin Yapısına göre (Mono-Multiflaman)

 

 3-Dokuda erime biçimi (absorbable-nonabsorbable)

 

4-Üretim biçimi:(Bükülerek ,örülerek)

 

GENEL ÖZELLİKLERİ

 

w   Materyalin hafızası

w   Doku reaksiyonu

w   Absorbe olanlar

w   Absorbe olmayanlar

w   Başlangıç gerilim kuvveti

w   işlenme kalitesi

w   düğüm karakteristikleri

w   Materyale karşı vücudun reaksiyonu

 

1-KATGÜT

w    Natürel,multiflaman,absorbable bir sütür materyalidir .

w    Koyunların” Bağırsak SUBMUKOZASI” veya sığırların “bağırsak SEROZA”sından üretilir.

w    Krom ile kaplanarak absorbsiyon süresi uzatılabilir.(2 kat)

w    Düz katgüt sütür materyalleri içinde en fazla inflamatuar reaksiyona yol açan sütür materyalidir.

w     Katgüt , fagositik h.deki “proteolitik enzimler”ce  2-3 hafta içinde tamamen  sindirilir

w    Katgüt’ün krom ile kaplanmasını ilk olarak “LİSTER” tanımlamıştır.Antisepsiyi de ilk tanımlayan odur.

KATGÜT

w    Katgütler,7/0 ile 3 numara arasında bulunabilirler.(USP)

w    Uzun süre yara direnci istenen durumlarda kullanılırsa desteği yetersizdir

w    Kardiovasküler dokularda ve nörolojik dokularda kullanılmaması  önerilmektedir.

 

w    Katgüt sütürler hafızası iyi olan sütürlerdir.Bu nedenle açılma şansları daha fazladır.

 

w     SIK KULLANILDIĞI YERLER :Subkutiküler ve subkutenöz dokular;KC sütürleri;apendiks stump’ı;üriner traktus ;mezenter       

 

2 –POLİGLİKOLİK  ASİT(PGA)

w   Sentetik, multiflamant,absorbable bir sütür materyalidir.

w   Dexon ,1970 yılında piyasaya sürülmüştür. 

w   Örgülü ,gerilebilen ve uzayabilen filamentleri nedeniyle yüksek gerilim kuvvetine ulaşmıştır.

w   Preparat ismi” DEXON 2 “olup katgüte göre daha güçlüdür, daha az inflamatuar reaksiyon oluşturur ve düğüm kuvvetinin kaybı daha azdır

w   Uniform bir biçimde 10 ila 90. günlerde “hidrolize” uğrar.  

POLİGLİKOLİK  ASİT(PGA)

w   Sütür kuvveti 2 hafta sonra %50’sini korur, 3-4 haftadan sonra tamamen kaybolur.

w   Son zamanlarda subkutiküler sütürlerde dexon ve vikril kullanımı önerilmektedir.

w   Örgüsünden dolayı dokuda çekme ve aşındırma yaparak(kaba çekiş) elevasyon yapması nedeniyle sütür kuru lubrikant ile kaplanmıştır

w   Fakat bu, düğüm güvenliğini  azaltmaktadır.

POLİGLİKOLİK  ASİT(PGA)

w   Bu sütür ile düğüm atıldığında  mutlaka bir miktar kayma meydana geldiği için her düğümün ilki titizlikle oturtulmalıdır.

w   5/0 ile 2 numaralar arasında üretilmektedir

w    Kullanımı katgütle benzerdir.Dayanma gücü daha fazla olduğu için ilaveten diğer bir çok  uygulamada  kullanılabilir.

w    SIK KULLANIM YERLERİ:Gastrointestinal anastomozlar;kas ve fascial  onarımlarda  ve “subkütiküler” olarak kullanılabilir.

 

 

3-POLİGLAKTİN 910

w     Sentetik, multiflamant,absorbable bir sütür materyalidir.

w    Poliglikolik asitin kuzenidir! Poliglikolik asit ve polilaktik asitin 9:1 oranında kombinasyonu ile üretilir.

w    Piyasa adı :”VİCRYL”dir

w    Vikril; glikolid ve laktid’in kopolimeridir.Örülmüş filamentler polimer ve kalsiyum stearat’ın karışımı ile kaplanmışlardır.

w    Dokuyu germe riski biraz daha azalmıştır

w    Absorbsiyonu “hidroliz”le olur ve .yaklaşık 20-40 günde başlar 60-90 günde tamamlanır.

POLİGLAKTİN 910

w    PGA’ya benzer  şekilde bir miktar inflamasyon yapar.

w    Düğüm gücüde buna benzer ve 2 hafta sonra %50’ye düşerek 3-4 haftalık bir peryoddan sonra  kaybolur.

w    Vikril, piyasada 8/0 ile 2 numaralar arasında bulunabilir.

w      Mesane cerrahisinde 120 rat üzerinde yapılan bir çalışma da (1990) Vikril,PDS,Kromik katgüt karşılaştırılmış ve üçünde de enfeksiyona predispozisyon saptanmamış;başlangıçta PDS’de inflamatuar yanıt fazla iken 6 aylık süreyle üçüde benzer;PDS ile VİKRİL’in absorbsiyonları benzer iken en erken katgüt absorbe olmuş.Her 3’ününde mesanede etkilerinin benzer olduğu bulunmuş.

 

POLİGLAKTİN 910

 

w    Perine onarımında(normal doğumu takiben) Vikril,Dexon ve Kromik katgüt karşılaştırılmış (2000,Cochrane );ilk 3 günde sentetik olanlarda ağrı,yara yerinde gerginlik  daha az (%0,62) ve bu nedenle analjezi ihtiyacı daha az bulunmuş.Ancak uzun dönemde ağrı ve disparüni açısından anlamlı fark bulunmamış.

w    SIK KULLANILDIĞI YERLER:Gastrointestinal anastomozlar;kas ve fascia onarımı;”subkütiküler” cilt kapatırken kullanılabilir.

 

 

 

4-POLİSORB

w    Sentetik, multiflamant,absorbable bir sütür materyalidir

w   1997’de yapılan bir çalışmada(Almanya):Dexon,Dexon 2 bicolor,Vikril,Polisorb gibi multiflaman absorbable materyaller karşılaştırılmış ve Polisorb “en yüksek lineer gerilim” kuvvetine sahip bulunmuş

w   Ancak dokuya implantasyondan sonra en hızlı fonksiyon kaybı da bunda olmuş(en az fonksiyon kaybı vikrilde bulunmuş)

 

4-POLİSORB

w   Pulsatil stresten sonra en yüksek irreversible uzama saptananlar dexon 2 bicolor ve dexon iken bunu vikril ve polisorb takip etmiş.

w   Ayrıca polisorb “en iyi düğüm karakteristiklerine” sahip olmasıyla en yüksek skora sahip bulunmuş.

w   Sonuçta polisorb’un mono ve multiflamanların pozitif özelliklerine sahip olan optimal sütür olduğu fikrine varılmış.

 

5– TRİMETHİLENE/ GLİKOLİK ASİT(poliglukonat)

w   Sentetik ,monofilament, absorbable bir sütür materyalidir.

w   Bir monofilament polimer olan” MAXON” sentetik yapılıdır ve bu nedenlede non antijenik ve nonpirojenik’tir.

w   Doku reaksiyonu ve hasta rahatsızlığı minimaldir.

w   Absorpsiyonu :  Tüm hastalarda uniform ”nonenzimatik hidroliz”le olup bunun tamamlanması 180-210 günde gerçekleşir.

TRİMETHİLENE/ GLİKOLİK ASİT(poliglukonat)

w   Maxon yüksek bir gerilim kuvvetine sahip olup 5-6 haftadan sonra ölçülebilir bir paternle bu kuvvetinin %50’sini kaybeder.(Vikril ve Dexon’da 2 hafta)

w   Piyasada 7/0 ile 2 numaralar arasında bulunmaktadır.

w   SIK KULLANILDIĞI YERLER:Gastrointestinal anastomozlar,fascia’nın kapatılması,sezaryan da tercih edilmektedir.

 

 

TRİMETHİLENE/ GLİKOLİK ASİT(poliglukonat)

w    1990 yılında PDS ile MAXON’un absorbsiyon açısından karşılaştırıldığı bir çalışmada(Lousville ünivers.)Elektron mikroskopunda PDS’de yüzey morfolojisinde zamanla kayıplar varken Maxon’un relatif olarak etkilenmediği bulunmuş.

w   Ancak “Maxon’un dezavantajı”; rezidüel kuvvetini hızla kaybetmesidir.Bu çalışmada yaklaşık 2 hafta sonra PDS’nin kuvveti daha fazla bulunmuştur.

 

TRİMETHİLENE/ GLİKOLİK ASİT(poliglukonat)

 

w    Yüksek gerilim kuvveti nedeniyle , uzun dönem yara destek özelliği bulunur.

 

w    Monofilamentöz yapılı olması nedeniyle doku içinden kolaylıkla geçer ve düğüm atarken düğüm; kolayca kayarak oturur.

 

w    Yara iyileşmesinin geciktiği  ve enfeksiyon riskinin arttığı steroid ,kemoterapi kullananlarda ve dibetiklerde tercih edilebilir.

 

6- POLİDİOKSANON

w   Sentetik,monofilaman,absorbable  bir sütür materyalidir

w   Poliester bir polimer olup piyasa adı:PDS 2’dir.

w   Pirojenik ve antijenik etkisi azdır.

w   doku reaksiyonu minimaldir

w   Absorpsiyonu “ hidrolizle” olup 90 günde başlar ve 6 ayda tamamlanır.Kuvvetinin %50’sini 4 haftada  kaybeder.(Maxon da 5-6 hafta)

 

6- POLİDİOKSANON

w   Ancak genellikle  düğümü en az 4 kez atmak gerekir.Düğüm emniyeti açısından az güvenilir bir materyaldir.Yavaş iyileşen bölgelerde özellikle faydalıdır

w   Enfeksiyon oranının artmasıyla kuvvetinin kaybı, anlamlı bir şekilde artmaktadır.Yani enfeksiyon varlığında emilim paterni HIZLA değişmektedir.

w   Yapılan çalışmalarda abdominal fascia kapatılmasında, Vikril’e  tercih edilmesi önerilmektedir.

6- POLİDİOKSANON

w   Bu 2 sütür 340 elektif laparatomide karşılaştırılmış(2000,Çin);10 hastada insizyonel herni gelişmiş bunlardan 7’sinde vikril 3 tanesinde PDS kullanılmış

w   6/0-2 numaralar arasında piyasada bulunabilir.

w   SIK KULLANILDIĞI YERLER:Gastrointestinal anastomozlar;abdominal fascia kapatılmasında;cildin subkütiküler kapatılmasında vs.

 

7- POLİGLEKAPRON 25:

w   Sentetik,monofilaman,absorbable  bir sütür materyalidir.

w   Kaprolakton ve Glikolide’in kopolimeri olan “MONOCRYL” EN YENİ ABSORBABLE ,SENTETİK SÜTÜR MATERYALİDİR

w   Monofilaman yapısı nedeniyle dokuda kolay ilerler  kullanımı ve bağlanması kolaydır.

w   Bu polimer non-antijenik ve non-pyrojenik olmasının yanında çok az doku reaksiyonu oluşturur.

7- POLİGLEKAPRON 25:

w    90-110.günlerde tamamen absorbe olur. Ve tüm gerilim kuvvetini 21. güne(3 hafta) kadar kaybeder.

w    Piyasada 5/0 ile 1 numara arasında bulunur

w     Monocryl ile Vicryl’in karşılaştırıldığı bir çalışmada(1997,Netherlands):Yara iyileşmesinin erken fazında monokrilin(monofilaman) vikril’e(multiflaman) göre oldukça az doku rxn’u yaptığı gözlenmiş.Geç dönemde ise farklılık saptanmamış.

w     SIK KULLANILDIĞI YERLER:Cildin subkütiküler kapatılmasında;ligasyonda; kullanılabilir.

 

8-POLİBUTESTER:

 

w   Sentetik ,monofilament,NONABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w   Bir polimer olan” NOVAFİL”kolay tutulabilen ,çevik ve kolay bağlanabilen bir sütür materyalidir.

w   Dokuda minimal reaksiyona yol açar.İpi çekerken dokuyu sürükleme etkisi az,ilk düğüm güvenliği iyidir.Gerilim kuvveti yüksek ve dokuda kalıcılığı süreklidir.

8-POLİBUTESTER

 

w    Bu materyal benzersiz özelliği olan ELASTİSİTESİ ile dikkati çekmektedir.Dokuda sürekli bir distorsiyon ve hasar yapmaksızın orjinal boyutuna geri çekilmektedir.

 

w    Piyasada 10/0 ile 2 numaralar arasında  bulunabilir.

 

w     SIK KULLANILDIĞI YERLER :cilt kapamada(özellikle plastik cerrahide) ;göz hastalıklarında;genel olarak ise fascia kapatmada kullanılabilir.

 

 

 

 

9-POLİVİNİLİDEN

w   Sentetik, monofilaman yapılı NONABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w   Natürü polipropilen(Prolen)’e benzer olup piyasa adı: “VİLENE”dir.

w   Minimal reaktif monofilaman bir sütür materalidir.Bu sütür hakkında elde edilebilen başka bir bilgi yoktur.

w    SIK KULLANILDIĞI YERLER:fascial onarım;vasküler anastomozlar;subkütiküler cilt kapatmada;tendon onarımlarında;oftalmolojide kullanılabilir.

w    

 

 

10-POLİETER

 

w    Sentetik , monofilaman, NONABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w    Polibutesterle benzer oldukları açıklanmıştır.

w    Polieter’in piyasa adı: “DYLOC”  olup dokuda minimal reaktiftir.Esneyebilen yapıdadır.

w    Bu sütür hakkında elde mevcut başka bir bilgi bulunmamaktadır.

w     SIK KULLANILDIĞI YERLER: cilt kapamada(özellikle plastik cerrahide) ;göz hastalıklarında;genel olarak fascia kapatmada kullanılabilir.

 

11-POLİYAMİD(naylon):

w   Sentetik,multi/monofilaman ve NONABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w   1941’yılında kullanıma girmiştir.Piyasa adları”ETHİLON”;”DERMALON”;”NUROLON”,”SURGİLON”,”NYLENE”dir.

w   Naylon; genellikle monofilamenttir ancak örülmüşde olabilir.

w   Kullanımı ve düğüm kalitesi kötüdür ve bu nedenle birçok düğüm atma(hafızası nedeniyle) ve düğümü gömme gereksinimi vardır.

11-POLİYAMİD(naylon):

 

w    Minimal absorbsiyon veya bozulma nedeniyle bir süre sonra  bir miktar güç kaybı olabilir.(1 yıl sonra %20) 2 yıl sonra başlangıçtaki gücünün  %75’ini korur.

w    Piyasada 10/0’dan 2 numaraya dek boylarda elde edilebilir.

w    SIK KULLANILDIĞI YERLER:Abdominal fascia’nın kapatılması;cilt kapatılması;herni cerrahisi;vasküler cerrahi;;nöroşirurji’de kullanılabilir.; Jinekoloji de tubal anastomozlarda ve cilt kapatılmasında kullanılabilir.

 

 

 

 

w    Coated poliyamid ile polipropilen’in karşılaştırıldığı bir çalışmada(1995,USA)implantasyondan sonra ilk 30 günde inflamatuar rxn benzer iken daha sonra farklılıklar saptanmış.”İnflamatuar rxn.zon”u  ölçümlerinde polipropilen(PROLENE) de 60. günden sonra %25’den az ölçülürken,Poliyamidde(Naylon) 90.günde bile %45’den fazla saha saptanmıştır.Her 2’sindede 90.günde bile gözlemlenebilen bir absorbsiyon olmamıştır.Sonuç olarak her ikisinin de nonabsorbable olduğu ve poliyamidin 30.günden sonra diğerine göre oldukça fazla inflamatuar rxn. oluşturduğu gözlemlenmiş.

 

12-POLİPROPİLEN

w   Sentetik,monofilament,NONABSORBABL bir sütür materyalidir.

w   Diğer bir non-reaktif polimerdir.Minimal doku reaksiyonuna yol açar.

w   Piyasa adları:”SURGİLENE” VE “PROLENE”DİR.Yüksek gerilim kuvveti ile naylona benzemekle beraber güç kaybı daha azdır.Her 2’side doku rxn’u en az olan materyallerdir.

w   Dokudan geçişi çok kolaydır.Bu özellikler düğümü oldukça kolaylaştırmış ve genel kullanımını sağlamıştır. 

12-POLİPROPİLEN

w   Düğüm güvenliği iyidir(en az 4 düğüm atılmalıdır)ve zamanla gücünde hemen hemen hiç kayıp olmamaktadır.

w   Bu nedenle “en az güç kaybeden” en iyi monofilamandır.

w   Piyasada 10/0 ile 2 numara arasında bulunur.Prolene ,seçilen popüler bir sütür materyalidir.

w    SIK KULLANILDIĞI YERLER: fascial onarım;vasküler anastomozlar;subkütiküler cilt kapatmada;tendon onarımlarında;oftalmolojide kullanılabilir.

 

 

13-POLİYESTER

w   Sentetik,multi/monofilaman,NONABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w   Yüksek ve sürekli tensil kuvvetine sahip bir polimerdir.Açığa çıkardığı doku reaksiyonu minimaldir.

w   ETHİBOND;MERSİLENE;Ti-CRON;DACRON;DYFLEX;TEVDEC;POLYDEC;TEFLEX;POLYFLEX çeşitli piyasa adlarıdır.

w   Mükemmel tutuş ve düğüm karakteristikleri vardır. 5-6 düğümden sonra düğüm güvenliği iyidir.Gerilim kuvvetlerini süresiz olarak korurlar.

13-POLİYESTER

w    Bu multiflament silikon(TYCRON) veya teflon(TEVDEC;POLYDEC;ETHİFLEX) ile kaplanarak dokudan daha kolay geçiş sağlanmıştır.Ancak bu yolla düğümlerin kayma riski artmaktadır ve düğüm güvenliği azalmaktadır.

w    Vasküler graft’lerin içine konması mümkündür.Piyasada 6/0 ile 1 numara arasında bulunabilir.

w     SIK KULLANILDIĞI YERLER:Kalp kapak cerrahisi,tendon sütürleri,” büyük damar bağlanması”(teflon kaplı olanlar),ortopedi,oftalmoloji

 

 

14-İPEK/PAMUK/KETEN:

w   Doğal ,multiflaman yapılı ve NONABSORBABLE sütür materyalleridir.

w   1930’a kadar katgüt,ipek ve daha az olarak da keten ve pamuk dominant kullanılan materyallerdir.

w   Bunlar; eldeki alternatifleri nedeniyle 1990’lı yıllardan itibaren daha az sıklıkta kullanılmaktadır.İpeğin ,kullanım açısından daha iyi alternatifi bulunamadığı için halen eski cerrahlar tarafından tercih edilmeye devam etmektedir. 

 

w    YIKIMI: “enzimatik digesyon”a uğrayarak gücünü zamanla kaybetmektedir.Bu durum, hidrolizle yıkıma uğrayan Vikril ,Dexon,PDS’e göre çok daha fazla reaksiyon oluşmasının nedenidir.

w   Çünkü bu da pamuk ve keten gibi protein yapılıdır.İpek; silikon, mum, parafin,balmumu ile kaplanmış şekillerde bulunabilir.Gerilme direnci hemen hemen 1 yıl sonra pek kalmamaktadır.

w   2 yıldan sonra tamamen rezorbe olduğu kabul edilmektedir.Her nekadar  absorbe olmayan materyal olarak anılsada yavaş absorbe olan sütür materyali denmesi daha uygundur.

14-İPEK/PAMUK/KETEN

w    Her üç sütür materyalide,(katgütten sonra) anlamlı şekilde inflamatuar reaksiyon ortaya çıkartmaktadır.

w    Pamuk ve keten de emilemez, kıvrık,multiflaman’dır.Gerilim kuvveti düşüktür(TS:46). 1 yıl sonunuda kuvvetinin %50’sini kaybeder.Orta derecede inflamatuar rxn. Oluşturur. Bu materyallerin tümü, tüm iğne çeşitleriyle birlikte, piyasada 5/0 ile 1 numara arasında elde edilebilirler.

w    SIK KULLANILDIĞI YERLER:Cildin kapatılması, Büyük damar bağlanması,Gİ anastomozlar,oftalmoloji,kardiak cerrahi.

 

15-GLİKOMER 631:

w   Yeni bulunan sütür materyallerindendir,MONOFİLAMAN;SENTETİK,ABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w   Dokuda çok iyi kayma gösterir.Minimal doku travması yapar.

w   Absorbsiyon süresi 3-6 ay arasında değişmektedir.

w   72 rat üzerinde yapılan bir çalışmada monokril ve glycomer 631’in PDS’e göre rat cildinde daha az reaktif olduğu gösterilmiş(Br.J.Plast.Surg.mar,2000,italy) Subkütiküler kapamada önerilmektedir.

 

16-PASLANMAZ ÇELİK

 

w    Doğal,multi/monoflaman olabilen,NONABSORBABLE bir sütür materyalidir.

w    İlk olarak 1930’larda kullanıma girmiştir. Çok güçlü;Minimal inflamatuar yanıt ortaya çıkaran,nadir kullanılan sütür materyalidir.

w    Doku geçişi iyidir.Ancak düğüm atması zordur.Bu sütür materyalleri içerisinde en güçlü olanıdır.

w    Postop.  şiddetli ağrıya neden olurlar.Metal sütürler 2 kez düğümlense dahi kayma çok az görülür.

16-PASLANMAZ ÇELİK

w   Sınırlı iğne ucu çeşitiyle birlikte piyasada 4/0 ile 7 numaralar arasında bulunabilir.TS’si 163KgF/mm2’dir.

w   Açık kalb operasyonlarında kullanımıyla ilgili (İstanbul,Koşuyolu,1999)bir çalışma da tel sütürlerde bozunma ,dokuda hasar oluşturma,kozmetik problemler ,rahatsızlık hissi gibi yan etkileri nedeniyle bunun yerine Polidiaxone(PDS) kullanımı önerilmiştir(153 hastanın 2’sinde sternal dehisens saptanmış)İpek ve poliyesterde yüksek enf. riski;Polipropilende granülasyon dokusu oluşumu gözlenmiş.

 

 

 

w   DİĞERLERİ:Gümüş tel daha yumuşaktır,antibakteriyel etkisinin de olduğu söylenmektedir.

w   Tantalyum da metal sütür materyalidir.mono/multiflaman olabilir.TS’si 131KgF/mm2’dir.Çelikten daha iyi esner.

w    SIK KULLANILDIĞI YERLER:Sternumun kapatılması;Herni onarımı;Kontamine yaralar;ortopedi ‘de tercih edilir.(kemikte rigid fiksasyon için)

 

 

 

 

w   Yeni ve eski sütür materyalleriyle insizyonel herni insidansının hesaplandığı 224 hastada yapılan bir çalışmada(1999,isveç) Sütür boyunun ,yara boyuna oranının(SB/YB) öneminden bahsedilmiş.Yeni sütür materyallerinde bunun ortalama 3,6 iken konvansiyonel olanlarda 3,2 bulunmuş.Bu oran 4 ve üzerinde ise 1 yıl sonra insizyonel herni oranı:% 6 iken;4’ün altında ise % 22 bulunmuş.Sonuç olarak yeni materyallerde insizyonel herni daha az bulunmuş.

 

17-STAPLER’LAR:

w    Gastrointestinal anastomozlar&yara kapamada stapler gittikçe artan bir popülarite kazanmıştır.

w    Çok az doku reaksiyonu yaratan Titanyum veya paslanmaz çelikten imal edilirler.

w    Absorbable materyalden yapılan “absorbable stapler’larda  maliyetlerinin yüksekliği avantajlarını aşmıştır.

w    Hiçbir çalışma yara iyileşmesi bakımından stapler’ın sütüre üstünlüğünü gösterememiştir.

w    Stapler ile cildin kapatılması genel inanışın aksine yara enfeksiyonlarını azaltmaz.

 

17-STAPLER’LAR:

  Bunların yanında stapler’ların şu avantajları bulunur:

  1-El ile sütür koymanın  imkansız olduğu yada tehlikeli olduğu durumlarda anastomoza izin verirler.Buna en iyi örnek aşağı kolorektal anastomozlardır.

  2-Stapler ile yapılan anastomozlar elle yapılandan daha güvenilir olabilirler.Örn. Özefagogastrik anastomozlarda güvenirlikleri iyidir.

  3- Ayrıca stapler’ın operasyon süresini kısalttığı söylenmektedir.Ancak stapler kullanırken bunun yüksek maliyeti sütürle kıyaslanmalıdır.

 

18- CERRAHİ BANTLAR:

w   Dokuda hiçbir yabancı cisim kullanılmadığı için cildin “cerrahi bant” ile kapatılması mantıklı olabilir.Bunda enfeksiyon riski,sütür ve stapler’a göre daha azdır.

w   Kozmetik sonuçlar mükemmeldir.Islak ve kıllı bölgelerde sonuçlar daha kötüdür.

w   Bu gibi sorunlar için çözüm olarak önce gevşek bir sütür koymak ve birkaç gün sonra bu sütürleri bantla değiştirme işlemi yapılabilir.Böylece karşılaştırma garantilenir ve sütür izleri oluşmaz .

 

19- KOLLAJEN SÜTÜRLER:

w   Kollajen sütürler öküzlerin fleksör tendonundan elde edilmektedir.

 

w   Bunlar çok ince sütürler olup,genel olarak oftalmolojide kullanılmaktadırlar.

 

20-DOKU YAPIŞTIRICILARI

w    Özefagus anastomozları gibi yüksek risk taşıyan anastomozlarda sütür ve stapler kullanımının yanısıra sızma oranını azaltmak amacı ile doku yapıştırıcıları kullanılabilir.

w    Bu amaçla kullanılan cyanoacrylate yapıştırıcılar başarılı olmamıştır.

w    Ancak son yıllarda kullanılmaya başlayan “Fibrin yapıştırıcılar”klinikte geniş kullanım alanı bulmuşlardır.

20-DOKU YAPIŞTIRICILARI

w   Bunlar doku uyuşmazlığı yapmamakta ve ıslak yüzeylerede tatbik edilebilmektedirler.Yapısında fibrinojen(29-39 gr/L),trombin(200-600 U/ml),F 13’ün yanısıra sabit konsantrasyonlarda kalsiyum(40 qmol/ml) ve aprotinin (3000 ü)bulunur.

w   Piyasada; “Tisseel”,”Beriplast”,”Lille”,”Transglutineé gibi formları bulunmaktadır.

 

 

 

 

Ana sayfaya dönmek için http://www.geocities.com/sinandoganturk

 

Dr.Sinan Doğantürk

1/5/2001

Ankara

 

Ψ

Hosted by www.Geocities.ws

1