KİNETİK SANAT


Soyutlamadan doğan ve yapıtın değişken özelliği ile görünürdeki hareketi üstüne kurulmuş olan çağdaş sanat biçimi.

"Temeli hareket olan" ya da "hareketle ilgili olan" anlamındaki kinetik sözcüğü bilimsel kökenli bir terimdir ve plastik sanatlar alanında 1920'de girmiştir. Kinetik sanat terimi de ilk olarak Gabo ve kardeşi Pevsner tarafından ( Gerçekçi Bildirge, 1920) kullanıldı. Kinetik heykel adı altında Gabo'nun gerçekleştirmiş olduğu hareketli bir çelik çubuktu. Bununla birlikte Kinetik sanat, gerçek anlamda 1950-60 yılları arasında gelişme gösterdi ve gene bu tarihten sonra geniş kitleleri ilgilendirmeye başladı. Bu yeni anlatım biçiminin doğuşu doğrudan doğruya teknoloji ve bilim alanındaki gelişmelerin hızlanmasının bir sonucudur; çeşitli öncü sanat gruplarının araştırmalarından kaynaklanır. Gerçekten de, pek çoK sanatçı, özellikle de enformel sanattan yana olanlar, araştırmalarının bir bölümünü hareketin anlatımına yöneltiler. Bunlar arasında özellikle İtalya'daki Ball'nın çevresinde toplanan fütüristler, Blaue Reiter grubunun bazı üyeleri, ışıncılar, vb. vardı. Marcel Duchamp, rotorölyefler'iyle söz konusu alanda, üç boyutlu yapıtlara gerçek hareketi getiren öncüler arasında yer aldı.

Julio Le Parc'ın kesit-yüzeyler, ışık-sürekliler, devingen-süreklikler adlı yapıtlarında olduğu kadar, Garcia Rossi'nin değişken ışıklı rölyefler'i, Stein'ın kaleidoskoplar'ı, Sobrino ve Yvaral'ın çakışmalar'ı hep bu amaca yönelik yapıtlardır. Optik kinetizm, İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen yirmi yıl boyunca plastik sanatların anlatım tekniklerini, gücül hareketlerden olduğu kadar gerçek hareketlerden, flaşlardan, neon lambalardan, saydamlıklardan, "hareli etkilerden", kesikli aydınlatmalardan, ışık dalgalarından yararlanarak tümüyle yenilemiştir.

Kinetik sanatın özgünlüğü yalnızca, bilimsel teknolojiden sanat alanında yararlanmasından kaynaklanmaz; bu akım sanat yapıtının bir dönüşüm geçirmesini sağlamaya çalışır. Yapıt kinetik olduğu zaman başlıca özelliğini oluşturan karmaşıklık, resim ve heykel sanatlarının geleneksel katagorilerinin sınırlarını aşar. Yapıt artık, sanatçının yararlandığı enerji kaynaklı yöntemlerden doğal uzamsal, zamansal dinamik boyutlar kazanmıştır. Yapımı ve gelişmesi, çevrenin (sessel, ışıksal, renksel) canlı bir biçimde değişmesiyle gerçekleşir. Sanatçı böyle bir yapıtı oluşturabilmek için ustaca giriştiği "ruhsal saldırı"yla seyircinin etkin biçimde katkısına başvurmak zorundadır. bundan böyle seyirci de yapıtın yaratılma sürecine katılmış olur.

Soyut akımın en önemli eğilimlerinden doğmuş olan kinetik sanat, günümüzde bile hala geleceğe bağlı bir nitelik taşır.

Hosted by www.Geocities.ws

1