LE CORBUSİER


İsviçre Kökenli Feansız mimarı ve şehircisi (La Chaux-de-Fonds, 1887-Roquebrune-Cap-Martin, 1965). Doğduğu kentte bulunan sanat okulundaki dersleri izledikten sonra 1907-1911 yılları arasında gidip gördüğü İtalya, Almanya, Avusturya, Macaristan ve Fransa gibi ülkelerin yöresel mimarlıklarını inceleme fırsatı bulan Le Corbusier (asıl adı Edouard Jeanneret-Gris'dir) bu yolculuklar sayesinde Hoffman, Tony Garnier,Jourdain ve Auguste Perre gibi yaşadığı dönemin büyük mimarlarlarını tanıdı, hatta 1908-09 yılları arasında A. Perre'nin yanında staj yaptı. 1917'de kesin olarak Paris'e yerleşen sanatçı burada kübizmi tanıdı


PÜRİZM DÖNEMİ

Aynı tarihlerde pürizm (arıtmacılık) doğrultusunda olan ve birçok özelliğiyle mimarlık alanındaki yapıtlarının habercisi sayılabilen tablolar gerçekleştirdi.

1920-1930 yılları arasındaki ilk ürünleri, ilk yazıları (Vers une architecture [Bir Mimariye Doğru, 1923]; Urbanisme [Şehircilik, 1925]; Une Maison, un palais [Bir Ev, Bir Saray, 1928]), katılmış olduğu gösteriler, "yeni anlayış" olarak nitelendirilen ve makinenin modern dünyaya girmesini geniş ölçüde göz önünde bulunduran bir görüşü benimsetmek için desteklediği savaşımın (Esprit nouveau dergisindeki kalem tartışmaları) kanıtları sayılır. Bu dönemden başlayarak Le Corbuiser fabrikalarda hazırlanmış olan "prefabrike" öğeler kullanmaya başladı; bu öğeler, standart oldukları, yani tek örnek üstüne yapıldıkları için bağımsız bir iskeletle sonsuz sayıda birleşim gerçekleştirilebilmesini sağlıyordu.

1925'teki Dekoratif Sanatlar Sergisi'nde Esprit nouveau pavyonunun normal baoyutlarda bir maketini sundu; bu, geometrik yapısı, hacimlerdeki yalınlık ve aydınlık düzenini yansıtan bir konut odasıydı.

Le Corbusier'nin gerçekleştirmiş olduğu özel konutlar (Sözgelimi, Boulognesur-Seine'de Cook evi, 1926; Garches'ta Stein villası, 1927; Poissy'deki Savoye villası, 1929,) aynı zamanda mimarlık biçimlerinde bir değişiklik yaratmasını isteyen birer öneri de sayılır. Uygulama alanında, bu düzenin ortaya çıkması "yeni mimarlığın beş noktası"nın (kazık temel, serbest plan, cam bölmeli serbest cephe, silme pencere, düz çatı) yöntemli biçimde kullanımına bağlıdır.

Le Corbusier'nin pürizm doğrultusundaki düşüncelerinin, gerçekleştirdiği evler ve hazırladığı villa projeleriyle kendini beli ettiği dönem 1929'da bütün dünyada görülen iktisadi bunalımla birlikte sona erdi.


MİMARLIK VE ŞEHİRCİLİK

Bu tarihten sonra 1945 yılına kadar Le Corbusier araştırmalarını, özellikle kentsel yoğunlaşmanın doğurduğu sorunların çözümlemesine yöneltti; bu çalışmaları arasında Cezair kentinin deniz cephesini düzenleme projesi (1930), Rio de Janeiro'nun kentleşmesinin incelenmesi (1929-30), vb. sayılabilir. Le Corbusier'nin bütün bu projeleri pek hoş karşılanmamış, hatta 1927'de Cenevre'deki Milletler Cemiyeti Sarayı'nın yapımı için önermiş olduğu akılcı plana karşılık mimar Nenot'nun yenilik yanlısı olmayan tasarımları yeğlenmiştir.

1930 yılından kalma bütün projelerden yalnızca Moskova'daki S.S.C.B. kooperatifleri merkez bürosu (1930) Paris'te Kurtuluş Ordusu'nun sığınak sitesi (1932), Paris'teki üniversite sitesinin İsviçre pavyonu (1930-1932), Niemeyer ve Costa ile birlikte yaptığı, Rio de Janerio'daki Milli Eğitim Bakanlığı binası (1936-1943) gerçekleştirilebilmiştir.

Le Corbusier Paris'in yeniden düzenlenmesi planını (Voisin planı, 1925) sunduğu gibi, "güneş-açıklık-yeşillik" formülüyle özetlenen yeni bir çevre düzenleme biçimi daha hazırladı (1944). Aynı yıl Trois etablissements humains (Üç İnsan Kuruluşu, 1944) adlı yapıtında, bütün bir ülke çapında daha yumuşak biçimli bir mimarlığın kurulmasının gerektirdiği çeşitli dönüşüm kavravları üstünde ısrarla durdu.

Le Corbusier'nin 1942'den 1948'e kadar açıkladığı orantı hesapları sistemi olan "Modülör"un [Le Corbusier'nin düşündüğü ve mimarlık yapılarının uyumlu oranlarda yapılmasını sağlayan ölçü sistemi] kaynaklarından ilk olarak Marsilya'daki "Işıldayan Site"de yararlanıldı (1946-52); bu sekiz çift düzeye dağıtılmış 350 lojmandan oluşan geniş bir yapıydı. Ayrıca Nantes-Reze'deki "uygun büyüklükte konut birimleri"nin (1952-53) yanı sıra Briey-en-Foret'de (1955-60), Berlin'de (1957) çeşitli projelerini gerçekleştirme olanağı buldu. İşlevsel nitelikteki bu mimarlık kütleleri çok büyük boyutlardaydı ama son derece hafif görünümleri vardır. Çeşitlilik gösteren bir plastik anlatım kaygısı, Le Corbusier'nin 1950 yıllarından yaşamının sonuna kadar gerçekleştirmiş olduğu yapıtlarına egemen oldu.

Gerçekleştirmiş olduğu Çandigarh kenti projesi (1950-1956), Rochamp'daki Notre-Dame-du-Haut şapeli (1950-1955), La Tourette Manastırı (1957-1960) gibi yapıtlarında Le Corbusier'nin bir sanatçı olarak duyduğu özlemlerle bir mimar olarak duyduğu kurallar birbirinden ayrılmaz biçimde iç içedir ve bütün bunlar, tinsel ve kurgul olduğu kadar tensel ve maddi nitelikte bir mimarlığı uygulayıp geliştirmek istemini yansıtmaktadır.

Genel olarak Le Corbusier'ye göre mimarlık yapmak, işlevleri ve nesneleri düzene koymak, uzamı yapılar ve yollarla doldurmak, zihnimizi sorunlara ustaca çözüm bularak, duyularımızı, gözlerimize seslenen orantılı biçimler, bacaklarımıza seslenen ve yürümeyi gerektiren uzaklıklar yaratarak etkilemektir.

Hosted by www.Geocities.ws

1