Kaya Sanatı Üslup Ve Konu
Mağaraların Büyüleyici Çekiciliği Teknikler
Avrupa'da Yontmataş Devri Sanatı Artika Sanatı

KAYA SANATI

Bulundukları yerlerden çıkarılıp alınmış kaya parçaları üstüne gerçekleştirilen sanat yapıtları dışında, desteği yerleşik bir kaya olan bütün sanat biçimleri.

Kaya üstüne yapılmış, bilinen ilk ürünler çok eskiye (Batı Avrupa'da, 2000-25000 yıl öncesi) dayanır. Bazılarıysa ya daha az eski, ya çok yakın ya da çağdaş dönemlerden kalmadır. Antartika dışında hemen hemen bütün kıtalarda bu tür ürünlere raslanır. Kaya sanatı ürünlerinin örneklerine, Eskiçağ'da ve Yakınçağ'daki kent topluluklarında raslanmakla birlikte bu yapıtlar, daha çok mimarlık çalışmalarının bulunmadığı toplumlarda yaygındır.

Asya'da (Sibirya, Dekkan, Malezya, vb.) Amerika'da (Kayalık Dağlar, Brezilya, Peru, Patagonya, vb.), Avustralya'da  ve Yeni Gine'de bulunan kaya resim ve gravürleri, günümüzdeki yerlilerin sanat geleneğiyle benzerlik gösterirler; söz gelimi Hindistan'daki alçak kabartmalarda (Ajanta, Ellora) olduğu gibi daha seyrek raslanan bazı durumlardaysa, geçmişteki bir uygarlığın anlatım biçimini yansıtırlar. Bu uçsuz bucaksız bütünde bir birlik yoktur, üstelik farklı yapıda kültürlerden kaynaklandığından, hiçbir zaman bütünsel bir çalışmaya konu olmamıştır.

Kaya sanatının çeşitliliğine karşın tek tutarlı bütünlüğe, Tarihöncesi'ne özgü ya da Tarihöncesi dönem geleneğini sürdüren ürünlere raslanır.


MAĞARALARIN BÜYÜLEYİCİ ÇEKİCİLİĞİ

Kayalar, doğal görünümlere katıldıkları biçimleriyle olduğu kadar, mağaraların derinliklerindeki gizlenmişlikleriyle de insan üstünde, estetik ve toplumbilimin tek başlarına açıklayamadıkları, ama psikanalizin büyük ölçüde açıklığa kavuşturacağı önemli bir etki yaratmıştır.

Kaya sanatı ürünleri doğrudan doğruya doğal sitlerde gerçekleştirildiklerinden, doğa ile kültürü biraraya getirirler. Tarihöncesi kaya sanatının binlerce yıl boyunca başlıca özelliği olan aynı sanat biçiminin  sürekliliği, çözümsüz tarih belirleme sorunlarına yol açar. Bazen mağaralarda bulunan taşınabilir eşyalar (heykeller, dinsel idoller, freskler) terih süreci içindeki sıralanmanın belirlenmesinde büyük rol oynar. Genel bir yaklaşımla kaya resimleri ve gravürlerinde işlenen konulara ve üsluba göre kısa bir sınıflama oluşturulabilir. Bir Yontmataş devri yapıtını tanımak yalnızca, Avrupa'da kolay olmuştur; tarihi, ortadan kalkmış olan buzullar dönemi hayvan topluluğu tarafından açıkça ortaya konmuştur. Afrika kaya sanatı ürünlerinin eksikliği her ne kadar tartışma götürürse de, kökeni büyük olasılıkla Cilalıtaş devrine dayandırılır. Buna karşılık, sanat olarak adlandırdığımız olgunun doğması İ.Ö. 35 000-30 000'e doğru Üst Yontmataş devri başlangıcında, Batı Avrupa'nın Atlas okyanusu kesiminde gerçekleşmiştir. Sanatın Homo sapiens'le birlikte doğduğu ve onun ürünü olduğu sanılır.


AVRUPA'DA YONTMATAŞ DEVRİ SANATI

Kaya sanatı ürünleri uzamda olduğu kadar,zamanda da taşınabilir sanat yapıtlarından daha sınırlı bir yayılım gösterdi. İ.Ö. 25 000-20 000' de ortaya çıkan bu sanat,İ.Ö. 15 000-12 000 arasında doruk noktasına ulaştı.İ.Ö. 10 000'e doğru da Magdalenyen Uygarlığı'yla birlikte yavaş yavaş ortadan kalktı. Başlıca izlerine özellikle Fransa'nın güneybatısında, Loire'ın güneyinde,Pireneler'de,İspanya'da ve daha az oranda da Akdeniz'in avrupa çevresinde rastlandı.Dökümü yapılan 120 sitten adı anılmaya değer olanlar şunlardır;

Fransa'da Lascaux,Niaux,Font-de-Gaume,Pech Merle,Rouffignac,Cougnac,Le Portel,Les Trois-Freres,Les Combarelles; İspanya'da Altamira,El Castillo,Las Chimeneas. Yontmataş devri sanatının bu Fransız-İspanyol bütünü en tutarlı olanıdır.Garonne Vadisiyle ayrılan iki bölge içerir: Quercy-Perigord Charente grubu ve Ariyege-Pireneler Asturias grubu. Languedoc, kendi başına, Güney İtalya sitlerine bağlanan bir grup oluşturur. Bu arkeolojik sitlerin incelenmesi Tarihöncesi dönemde birbirini izleyen değişik uygarlıkların ( Perigordien, Orinyasien, Solutreen, Magdalenyen) kronolojik bir sınıflandırmasını yapmaya olanak sağlamıştır. Yontmataş devri kaya sanatı kabaca iki büyük katagoriye ayrılabilen sitlerde gelişti. Bunlardan birincisi ulaşılması kolay ve gün ışığıyla aydınlatılmış bütün yapıtları kapsar. İkincisyse genellikle ulaşılması güç yeraltı yapıtlarını içerir. Birinci katagoride özellikle Cap-blanc'ın atları (Dordogne) gibi heykeller yeralır; gravür daha seyrektir resim se hiç yoktur. Yeraltı tapınaklarındaki geniş salonlar ya da dar geçitlerde gravürlerle resimler iç içe geçmiş biçimdedir. Kaya altı barınaklarının derinliklerindeki alçak kabartmalar, resim sanatı öncesinden kalmadır; çizgiler gravür tekniğine göre çekilmiş ve giderek daha derinleşmişlerdir.


ÜSLUP VE KONU

Hangi dönemden kalma olursa olsunlar, bütün sitlerde Yontmataş devri kaya sanatı ürünlerinde yeğlenen tema, hayvanlar dünyasıdır. İnsan görüntülerine çok az yer verilmiş, hiçbir bitki türü canlandırılmamış, hareketsiz nesnelerle doğal öğelerse hiç işlenmemiştir. Öte yandan varlığını sürekli olarak koruyan birkaç simge belirlenebilmiştir. Hayvan figürleri arasında en çok av hayvanlarına raslanır: Önce bizon ve at, daha sonra sığırlar, mamutlar ve geyikler.

Bu sanat temelde gerçekçi bir özellik taşır: Hayvanlar alışılmış hareketleri dışında betimlenmişlerdir. Üsluplaştırma ve şemalaştırma, sürekli olarak yaşam ve gerçeklik doğrultusuna yönelmiştir. İnsan figürleri öbür figürlere oranla çok acemice yapılmıştır; bu da değişik bir amaçla gerçekleştirildikleri kanısını uyandırır. İçeriklerdeki süreklilik, bütün Yontmataş devri boyunca belirgin bir üslup evrimini açıkça ortaya koyar. Her kültür olgusu gibi Yontmataş devri kaya sanatı da birbirini izleyen bir başlangıç dönemi, bir arkaik dönem, bir klasik dönem ve bir çöküş dönemi geçiröiştir.

Tarihleri kesinlikle belirlemenin güç olduğu bu dönemlerin tek özelliği, Tarih dönemindeki kültür olgularınkinden çok daha uzun olmalarıdır.


TEKNİKLER

Yontmataş devri sanatçılarının yeraltı tapınaklarında çalışırken kuşkusuz bir aydınlatma düzeninden ve yüksek kaya duvarlara erişmek için çeşitli yollardan yararlanmış olmaları gerekir. Lascaux'da taştan küçük kandiller bulunmuştur. Kireçtaşlı kayalar oldukları gibi kullanılmıştır, pürüzler, kabartılar, oyuklar ve girinti çıkıntılar, sanatçılara engel oluşmaktan çok klavuzluk etmiş ve esin vermişlerdir. Kullanılan aletlerin, gravür için kazı kalemi ya da yontma kalemi, heykel içinse sivri kazma olduğu sanılmaktadır. Resimde boya maddesi olarak her zaman doğal topraktan yararlanılmıştır: Aşı boyaları, hematitler, manganez oksitler. Çizgisel figürler, fırça kullanıldığını gösterir; düz renkli figürlerdeyse boyanın geniş yüzeylere büyük olasılıkla deri parçasıyla sürüldüğü sanılır.


ARKTİKA SANATI

Avrupa ve Asya'nın en kuzey kesimlerinde (İskandinavya, Finlandiya, Rusya, özellikle de Onega gölü çevresi, beyaz deniz kıyıları ve Sibirya), buzul sonrası çağdan kalma bütün kaya resimleri merkezlerinde ele geçen bulgular, "Artktika sanatı" genel adı altında toplanır. Bazı uzmanlar, buzulların çekilmesinden sonra mağara duvarlarına kazılmış olan bu hayvan resimlerinin, taş devrinin başlangıcındaki büyük kaya resmi sanatının uzantıları olduğunu ileri sürmüşlerdir. Gerçekteyse, söz konusu sanat, dünyanın aşağı yukarı her yerinde ortaya çıkarılmış olan bütün öbür açık hava kaya resimleri merkezlerinde karşılaşılan ve çözülemeyen sorunları ortaya koyar. Herşeyden önce, bu resimlerin hangi tarihte yapıldıklarını ve hangi kültüre bağlandıklarını belirlemek olanaksızdır. Ayrıca Artktika'daki uçsuz bucaksız alanlara yayılmış olan sitlerin birbirleriyle bağlantılı olması da olanaksızdır. Arktika sanatı adı altında toplanan bulgulardan, bazılarının tarihleri yaklaşık olarak belirlenmiştir. Söz gelimi, Norveç'in kuzeyinde bulunanlar İ.Ö.5000 yılından önceki dönemden kalmadırlar. Bütünüyle değişik bir üslupta olan başka gravürlerinse, Tunç devrinden kaldıkları kesindir.

Profilden çizilmiş en eski büyük hayvan çizimleri (kenar çizgileri oldukça derin olan bu resimler mağara duvarlarına ve yere yapılmışlardır), Norveç'in kuzeyindeki sitlerde ortaya çıkarılmıştır. Rusya'daki, özellikle de Sibirya'daki gravürlerin başlıca özelliği, son derece yalın bir biçimde yapılmış olmaları ve yapım açısından gene aynı bölgelerden gelen amber heykelciklere benzemeleridir. Daha ileriki dönemlerden kaldıkları sanılan başka gravür dizileri arasında, belli bir olayı anlatan canlı sahnelere, küçük insan görüntülerine, hayvan figürlerine raslanır; ayrıca çeşitli eşyaların üstünde de anlaşılması güç işaretler vardır. Bütün bu bulguların hangi tarihten kaldıkları söylemek imkansızdır ama, silahlara, araçlara, teknelere, araba ve sabanlara bakılarak bazılarının Tunç devrinden (bu devrin başlıca ölçütü arabadır), bazılarnınsa daha erken dönemlerden, Cilalı taş devrinden kalmış oldukları ileri sürülebilir.

Hosted by www.Geocities.ws

1